Dillerin barındırdığı sözcükler yüzyıllara, dönemlere bağlı olarak değişmektedir. Kullanıma giren bir sözcüğün yapısal olarak söz konusu dile ait olması zorunluluğu genellikle gözetilmez. Bir dilin kullandığı sözcükler anadil söz dağarcığı, alıntı sözcükler ve tanımlanamayan sözcüklerden oluşmaktadır. Bu tür ayrımlamayı yapmak çoğu zaman kolay değildir. Çoğunlukla kimi sözcükler bölge dillerinin birçoğunda aynı anda bulunmakta ve bu sözcüklerin köken olarak hangi dilin üretimi olduğu kolayca belirlenememektedir. Bu sözcüklerin kökenbilimsel olarak ayrımında doğru ölçütler ve yapısal çözümlemeler uygulanamamakta ve birçok sözcük taşıdığı biçimbilimsel iz ve damgaya karşın, bilinmeyen zamanlarda alıntılamış dillere armağan edilmektedir. Türkçe, derin biçimbilimsel bakışın ışığında, yüzyılların tozunu ve tortusunu üzerinden atabilen, biçimsel ve anlamsal yürüyüşünün sırlarını yapısında saklayabilen bir dildir. Derin biçimbilim yöntemi daha önce pek çok bildiri ve makalede kullanılmış ve ilkeleri paylaşılmış bir yaklaşımdır. En temel adımı, bölünemezlik görüntüsü veren sözcüklerin aslında büzüşme ile daralmış çözümlenebilir ve ayrıştırılabilir birimler olduğunu görmek ve göstermektir. Bu çalışma dilbilimsel yöntemlerle, sözcüklerde var olan tarihsel doku, biçimbilimsel yapı ve bir tür genetik şifre yerine geçen yapısal kimliği belirleme yöntemlerini araştırmayı amaçlar. Bu bildiri dillerin içerdiği sözcüklerin kendi doğasıyla olan/olmayan ilişkisini derin biçimbilimsel yöntemlerle sorgulamayı amaçlamaktadır.
Introduction and purpose of the study: The words which are reserved by the languages are changing according to the centuries or periods. It is not necessary for the word which is coming into use to appertain structurally to the language at issue. The words used by a language consist of native vocabulary, vocabulary which is borrowed from other languages, and the words which cannot be defined. It is not quite easy to make such a
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.