Adnan Menderes iktidarının daha ilk yıllarında Türkiye, batının özellikle de ABD’nin desteğini temin etmek amacıyla dış politikasını belirlemiştir. Bu politikaların bir sonucu olarak, bir anlamda Türkiye’ye yüklenen görev üzerine Başbakan Menderes, İslam ülkeleri ile özellikle de Pakistan ve Afganistan ile yakın ilişkiler içerisine girmiştir. Bu doğrultuda hükümet Afganistan ile temasları yoğunlaştırmış, devamında bizzat Menderes’in iştirak edeceği Kâbil ziyareti gündeme gelmiştir. Menderes’in bu ziyareti aslında bir sene önceden planlanmıştı. Temmuz 1955’te Afgan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Naim Han, Ankara ziyareti sırasında Peştunistan meselesinden doğan Pakistan-Afganistan anlaşmazlığı hakkında temaslarda bulunmuş hatta Menderes ile de konuyu görüşmüştü. Bu görüşmelerin ardından yapılan açıklamada Başbakan Menderes’in iki dost memleket arasında arabuluculuk yapmayı kabul ettiği açıklanmıştı. Daha sonra bu arabuluculuk konusu Pakistan ve Afgan hükümetlerince de kabul edilmiştir. Ancak o tarihten sonra çıkan bazı güçlükler bu teşebbüsü geciktirmiştir. Menderes’in Kâbil ziyaretinde görüşülecek meselelerden biri de Afganistan’ın Bağdat Paktı’na katılması olacaktı. Afgan Dışişleri Bakanı Serdar Naim Han, bir önceki yıl (1955) Türkiye’yi ziyareti esnasında “İçinde bulunduğumuz zorluklar bizi o kadar meşgul ediyor ki bu mevzuda hiçbir şey düşünemedik” demişti. Sonuç olarak Pakistan ile Afganistan arasındaki bu anlaşmazlık devam ettiği müddetçe Afganistan’ın, Bağdat Paktı’na girmesi mümkün olamayacaktı. Bu nedenle Adnan Menderes’in Kâbil ziyareti büyük önem arz etmiştir. Şayet mevcut anlaşmazlık çözümlenirse Afganistan’ın, Bağdat Paktı’nın dışında kalması için ortada hiçbir sebep kalmayacaktı. Pakistan, İran ve Sovyet Rusya ile müşterek sınırları olan Afganistan’ın Bağdat Paktı teşkilatına katılması büyük bir önem arz etmekteydi. Çünkü bu katılım sağlandığı takdirde Kalküta’dan Trakya hudutlarına kadar bir barış alanı kurulmuş olacaktı. Menderes’in Afganistan ziyareti tam bir bayram havasında başlamış, Kâbil’de hava meydanından itibaren Menderes’in ikametine tahsis edilen Gülhane Köşkü’ne kadar bütün yollar iki taraflı hınca hınç halkla dolmuş bulunuyordu. Şehir baştanbaşa Türk ve Afgan bayraklarıyla donatılmıştı. On binlerce Kâbilli Menderes’i durmadan alkışlıyor, “zindabat” diye haykırıyor ve ellerindeki Türk bayraklarını sallıyordu. Kâbilliler, Afganistan hükümet merkezinde bu derece parlak bir karşılamanın ve geniş halk katılımının olduğu başka karşılamanın olmadığını söylenmekteydiler. Gülhane kasrında, 27 Temmuz 1956’da saat 10.00’da başlayan görüşmelerde şu kişiler hazır bulunmuştur: Başbakan Adnan Menderes, Dâhiliye Vekili ve Hariciye Vekâleti Vekili Ethem Menderes, Hariciye Vekâleti Kâtibi Umumisi M. Birgi, Türkiye Cumhuriyeti Kâbil Büyükelçisi General Zekai Okan, Hariciye Vekili İkinci Daire Umum Müdürü Orhan Eralp katılmıştır. Afganistan adına ise Başbakan Serdar Davut Han, Başbakan Yardımcısı ve Hariciye Bakanı Serdar Naim, Başbakan Yardımcısı Ali Muhammed, Hariciye Siyasi Umum Müdürü Abdurrahman Pejvak ve Afganistan’ın Ankara Büyükelçisi Esadullah Seraj hazır bulunmuşlardır. Afganistan’ı bu dönemde en çok rahatsız eden durum Pakistan’la Afganistan arasında devam eden Peştunistan meselesinde ABD ve bazı batılı devletlerin izlemiş oldukları siyaset olmuştur. Naim Han, “Türkiye’yi ziyaretimden evvel Amerika Hariciye Nazırı ile yaptığım görüşmeden Amerika’nın hiç değilse Pakistan ile münasebetlerimizin daha fenaya gitmesini önlemek için elinden geleni yapacağı fikrine varmıştım. Bu hususta kendisiyle ortak bir anlayışa vardığımız ümidini hissetmiştim. Fakat hadiseler aksine çıktı. Yalnız Amerika bunu yapmakla kalmadı, Pakistan ile Afganistan arasındaki münasebetlerin fenalaşmasına neden olan şeyler de yaptı. Güneydoğu Asya Antlaşması Teşkilatı’nda (South East Asia Treaty Organization) Amerika açıkça Peştunistan meselesinde Pakistan tarafını tuttuğunu ilan etti.” Afgan heyeti Pakistan’ın ABD pol
Türkiye has determined its foreign policy especially in order to get the support of America in the first years of Adnan Menderes When he was in power. As a result of these policies, Adnan Menderes got into close relations with the Islamic countries such as Afghanistan and Pakistan. In line with this, the government made its realtions with Afghanistan much more intense and following this, the visit by Adnan Menders to Kabil came to the fore. The visit that would made by Menderes had actually been planned the year before. The vice President of Afghanistan and the Minister of Foreign Affairs Serdar Naim Han made some negotiations relating to Pakistan-Afghanistan isssue that emerged from Peştunistan and he even talked to Menderes about this issue. In the press speech made after these negotiations, it was revealed that Menderes accepted to be a mediator between these two fraternal countries. Then the subject of this mediation was accepted by Afghanistan and Pakistan governments. However, some problems that emerged delayed it. One ofthe issues that would be negotiated during Menderes’s visit to Kabil would be the participation of Afghanistan in the Baghdad Pact. The year before (1955), “ The problems that we have make us so busy that we can’t focus on this subject.” said the Minister of Foreign Affairs, Serdar Naim Han. Briefly, as long as the problem between Afghanistan and Pakistan continued, it would not be possible for Afghanistan to participate in the Baghdad Pact. That’s why the visit of Adnan Menderes to Kabil was so important. If the present issue was solved there would be no reason left to exclude Afghanistan from the Baghdad pact. It was crucial for Afghanistan to be the member of Baghdad Pact in that it has common borders with Pakistan, Iran and the Soviet Union because ıf this was realized a peace zone would be formed from Calcuta to Trakya. The visit ofMenderes to Kabil started as if it was a festival, the streets from the Kabil airport to theGülhane Mansion were completely filled with poeple. The city was decorated with Turkish and Afghanistan flags form top to bottom. Thousands of people were applauding and waving the flags in their hands crying “zindabat”. The people in Kabil were saying that they had never seen a meeting ceremony in the center of government in which so many people took part . In the Gülhane Mansion those would participate in the negotiations that would start on 27 July 1956 at 10:00: The Prİme Minister Adnan Menderes, the substitute of Interior and the substitute of Foreign Affairs Ethem Menderes, the General Secretary of Foreign Affairs M. Birgi, the ambasssador of the Turkish Republic in Kabil Zekai Okan, the General Manager in second of the Foreign Affairs Orhan Eralp. On behalf of Afghanistan, the Prime Minister Serdar Davut Han, the Vice Prime Minister and the Minister of Foreign Affairs, then Vice Prime Minister Ali Muhammed, the General Manager of Foreign Politics Abdurrahman Pejvak and the ambassador of Afghanistan in Ankara ,Esadullah Seraj
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.