Türkiye Cumhuriyeti’nde çok partili siyasi hayatın ilk genel seçimi olan 21 Temmuz 1946 seçimleri, dürüst bir şekilde sonuçlanmamış; seçim öncesi, esnası ve sonrasında yaşanan bir takım hile ve baskılar, bu seçimlerin kötü bir ünle anılmasına sebep olmuştur. Daha da önemlisi seçimler esnasında yaşanan baskı ve tanık olunan hileler, yeni yeni filizlenmekte olan Türk demokrasisinin sakatlanmasına sebebiyet vermiş, demokrasinin kendisi bünyesel bir yara almış ve bu yara bir türlü iyileşememiştir. Buna karşın Temmuz 1946 tarihinde yaşanan siyasi gelişmeler doğrultusunda ilk kez Türk halkı, partiler arasındaki siyasi rekabetin bir çeşit dışa vurumu olan seçim propagandaları sonucunda, “bir tanecik reyi için!” kendisine çeşitli vaatler verildiğini; bu çerçevede kendisinin ikna edilmeye çalışıldığını; hal ve hatırının sorulduğunu görmüştür. Bu doğrultuda artık kendisinin de bu toplum içerisinde yaşayan canlı bir organizma olduğunun farkına varıldığını ve kendisini kucaklamaya hazır farklı bir devlet anlayışının ortaya çıkmaya başladığını anlamış ve tüm bu değişimler için ise o “bir tanecik reyinin” öneminin farkına varmıştır. Bu yüzden de seçim döneminde yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında DP’ye gönül vermiş olan bir kısım halk, siyasi iradesine konulmak istenen ipoteğe karşı yani ilk kez verdiği “oy”una sahip çıkmak amacıyla seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından yeni meclisin açılma tarihi olan 5 Ağustos 1946 tarihine kadar miting ve gösteriler düzenlemiş ve böylece demokratik ölçüler çerçevesinde tepkisini ortaya koymaya çalışmıştır. Bu durum ise bir kısım Türk halkının demokrasinin temel ilkeleri olan serbest eleştiri ve murakabe prensiplerini meclis dışında da olsa benimseyip yavaş yavaş sisteme bir dinamiklik kazandırdığının kanıtı olmuştur.
The first general election of the Republic of Turkey on 21 July 1946 was not fairly concluded and was badly reminded because of some collusions and pressures before, during and after the election. For the first time, the Turkish people were given some pledges for “their only one vote”; they tried to be persuaded and their situation was asked by the political parties as a part of election campaigns in July 1946. Thus they began to realize their role in the society and to understand the state’s new and embracing attitude in order to get their “only one vote”. As a reaction against the negative developments before the election, the some supporters of the Democrat Party (DP) wanted to defend their vote that they gave for the first time and they organized meetings and demonstrations from immediately after the announcement of the election results to the opening of the Assembly on 5 August 1946. Thus they tried to show their reactions in the frame of democratic borders. This proved that a part of the Turkish people began to assume such democratic principles as free criticism and competition and the system was becoming more dynamic. However, pressures and collusions experienced during the 1946 elections determined the characteristics of newly developing Turkish democracy which was hurt and could not recover.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.