Mutasavvıf, bestekâr ve şair kimliği ile 17. yüzyıl ilim ve sanat hayatında adından söz ettirmiş şahsiyetlerden biri de Zâkirî Hasan Efendi’dir. Hakkında kaynaklarda pek fazla bilgi bulunmayan Zâkirî, Halvetiye tarikatına intisabıyla tasavvuf muhitine dâhil olmuştur. Uzun yıllar Nûreddin-zâde Dergahı’nda zakirbaşılık görevini yürütmüş olan Zâkirî, ardından Kazancılar Camisi hatipliğine getirilmiştir. Zâkirî, bu görevleri ifasının yanısıra besteleri dolayısıyla da musiki çevrelerinde tanınmıştır. Bilhassa dinî Türk musikisinin cami musikisi formlarında bestelediği eserleriyle haklı bir şöhret bulmuş olan Zâkirî’nin yazık ki, az sayıda bestesi günümüze ulaşabilmiştir. Zâkirî’nin bestekârlığı yanında dinî-tasavvufî edebiyat geleneğine bağlı şiirler kaleme aldığı da bilinmektedir. Şair, şiirlerinde mutasavvıf kişiliğine nispetle Zâkirî mahlasını kullanmıştır. Zâkirî’nin hece ve aruz vezniyle sanat kaygısından uzak kaleme aldığı şiirlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanımı göze çarpmaktadır. Pek çok mutasavıf şair gibi o da tasavvufî düşüncelerini şiirleriyle ortaya koymuş, bu yolla halkı irşada çalışmıştır. Yaşadığı dönemde ve sonrasında müstakil bir eser altında toplanmamış olan Zâkirî’nin şiirlerine kimi yazma mecmûa ve cönklerde rastlamak mümkündür. Şairin 4 şiiri Vasfi Mahir Kocatürk tarafından yayımlanmıştır. Zâkirî’nin şiirlerinin yer aldığı mecmûalardan biri de Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi Ulucami 2708 numarada Mecmû’a-i Eş’âr adıyla kayıtlı bulunmaktadır. Bu makalede; Zâkirî hakkında ortaya konmuş bilgilerin yanısıra Mecmû’a-i Eş’âr’ın tanıtımı yapılmış, mecmûada tespit ettiğimiz Zâkirî’ye ait şiirler ile şairin Vasfi Mahir Kocatürk tarafından daha önce yayımlanmış ve söz konusu mecmûada bulunmayan bir şiirine yer verilmiştir.
Zâkirî Hasan Efendi was one of the famous figures who made his mark as a Sufi, composer and poet in the field of science and art in the 17th century. Although there is limited information about him in the sources, Zâkirî is known to have joined the Sufi community with his commitment to a religious sect called Halvetiye. Being in charge as a head religious songster in the Nûreddin-zâde Dervish Lodge for many years, he was appointed as a preacher to Kazancılar Mosque. Besides fulfilling these duties, Zâkirî became known for his compositions by the musical society. He gained recognition for the compositions he made in the form of mosque music which was a kind of religious Turkish music, but unfortunately only a few of his compositions have reached the present day. Besides being a famous composer, Zâkirî is also known to have written poems in line with the tradition of religious-mystic literature. Because of his Sufi personality, the poet used the nickname Zâkirî for his poems. He adopted a notably simple and clear language in his poems instead of being preoccupied with artistic purposes in the form of syllabic meter and aruz wezni. Like many other Sufi poets, he expressed his Sufi thoughts with his poems and hence tried to show the public the true way. His poems were not compiled in a separate work either in his period or later on, but it is possible to come across Zâkirî’s poems in some written journals and junks. His 4 poems were published by Vasfi Mahir Kocatürk. One of these journals including the poems of Zâkirî is kept as Mecmû’a-i Eş’âr numbered 2708 in Bursa İnebey Manuscript Librarian Ulucami. In this article, the above mentioned Mecmû’a-i Eş’âr is introduced and some information about Zâkirî is presented as well. The article also includes some of the poems of Zâkirî we found out in the journal and a poem previously published by Vasfi Mahir Kocatürk which was not included into the journal.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.