Parti Devleti Anlayışlı Yönetim Örneği; Recep Peker ve CHP Genel Sekreterliği

Author:

Number of pages:
303-313
Language:
Year-Number:
2014-Volume 9 Issue 4

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında bürokratik ve patriyarkal yapının ortak özelliklerinin dışında adeta bütünleştiği önemli bir siyasal makam ve kişi vardır. O makam; Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği, o kişi ise; Recep Peker’dir. Recep Peker 1931-1936 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Bu süre içerisinde aynı zamanda Kütahya Milletvekili’dir. Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde, hiçbir parti genel sekreteri, Peker kadar muktedir olmamıştır. Bunu, tek parti döneminin özelliği olarak izah edemeyiz. Çünkü Recep Peker’den önceki ve sonraki zamanlarda hiç bir genel sekreter O’nun kadar etkin ve yetkin olmamıştır. Bu yüzdendir ki, bu yıllarda Türkiye’nin idaresinde Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’den sonra üçüncü adam olarak Recep Peker gösterilmektedir. “Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir” düşüncesinde olan Peker, Genel Sekreterlik görevi boyunca çoğu zaman bir bakanlık ve hatta bakanlıklar üstü bir icra makamı anlayışını sürdürmüştür. Zaman içerisinde toplum da, o dönem parti sekreterliğini her derde deva olacak makam şeklinde görmeye başlamıştır. İncelediğimiz yüzlerce vatandaş mektubunda bu anlayışın hâkim olduğunu görmekteyiz. İncelediğimiz dönemde de Genel Sekreterliğe yapılan her başvurunun ve yazılan her mektubun titizlikle incelendiğini, gereği için mutlaka bir işlem yapıldığını ve çoğunlukla kişiye dönüş yapıldığını tespit ettik. Söz konusu yazılarda tayin, terfi, maddi yardım ve iş isteklerinin yanı sıra şikâyet ve hatta idareye iftira ve gammazlamalar da vardır. Fakat bütün bunların titizlikle incelendiğini, başka kaynaklardan da bilgi edinilerek ona göre işlem tesis edildiğini görmekteyiz. Gözden kaçırılmaması gereken önemli husus, tesir ve talep edilen işlemlerde hukuk ve adalet karinesinin elden bırakılmamasına gayret edilmiş olmasıdır. Hukuka, adil idareye ve kanuna güvenmek modern çağdaki devlet idaresini güçlendirdiği gibi, bireysel öz güveni de öne çıkarır. Sözünü ettiğimiz dönemde halk, Parti Başkanlığı’nı ve Genel Sekreterliği’ni bir hak arama ve hakkın teslim edileceği merkezler olarak görmektedir. Bütün bu durum, şüphesiz vatandaşın devlete olan güvenini ve bağlılığını arttırmaya yol açmıştır. Ayrıca bu husus henüz kurumsallaşma sürecinde olan o günün Türkiyesi için de önem ve anlam taşımaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, parti kurumlarının devlet kurumlarında etkinliği Türk siyasal hayatında olumsuz anlayışların derinleşmesinde ve süreklileşmesinde de etkili olmuştur. Bu durum, Türkiye’de vatandaşların her işini siyaset kurumu yoluyla halledebileceği inancını ve geleneğini de oluşturmuştur. Bir başka yönüyle, sonraki zamanlarda, çok partili dönemde partilerin propagandalarında kişilere, guruplara, mahallelere, köylere yönelik küçük ölçekli vaatler öne çıkmıştır.

Keywords


In the first years of Republic of Turkey, there was a significant political office and person that bureaucratic and patriarchal structure became integrated. The office was secretary general and the person was Recep Peker. Recep Peker served as secretary general of Republican Peoples Party between the years 1931-1936. He was the Kütahya parliamentarian at the same time. In the history of Republic of Turkey no one has been competent as a secretary general as Recep Peker. We cannot explain this situation as a characteristic of one-party period. Because no one before and after him has been active and competent. Because of this reason Recep Peker was shown as the third person after Mustafa Kemal and İsmet İnönü in these years. Peker, who had the thought “Republic of Turkey is a party state, carried out his duty with the understanding that as a ministry and even more superior than ministry. In time society has started to see this office as a cure-all. We can see this situation in the citizen letters. We confirmed that every request and every letter to the secretary general was examined meticulously and mostly it was returned to whom it may concern. In the aforesaid writings there were complaints, slander and delation to the administration besides the requests of assignment, advancement and financial aid. We see that all of these were examined meticulously and they get information from other sources and took action for the case. The significant point that should not be overlooked is, in the requested matters law and justice was never ignored. To trust in law, fair administration and justice features i

Keywords

Article Statistics

Number of reads 737
Number of downloads 468

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.