Modern kamusal alan anlayışlarının en temel sorunsallarından birisini, kamusal alan ve din ilişkileri oluşturmaktadır. Aydınlanma ideallerinin zihinsel zemininde ve burjuva sınıfsal temeli üzerinde yükselen modern kamusal alan, dini özel alana ait bir olgu olarak ele almıştır. Buna göre kamusal alan, kamusal bir topluluğun, rasyonel ve eleştirel bir akıl yürütme tarzı ile toplumu ilgilendiren konuları tartıştığı, bütün katılımcıların, ikna olarak karşılıklı bir konsensüse vardıkları, toplum ve devlet arası aracı bir kurumdur. Kamusal alanda geçerli olan akıl yürütme tarzı, rasyonel bir akıl yürütme tarzı olduğu için din ve dini kabule dayalı akla sahip toplumsal aktörlerin kamusal tartışmalara katılmaları mümkün değildir. Dini konular üzerinde herhangi bir uzlaşı mümkün olmadığı için dini, etnik, kültürel farklılıklara sahip toplumsal unsurlar bu kimliklerini özel alanda yaşamak zorundadır. Kamusal alan, uzlaşı, objektiflik, rasyonellik ve sekülerlik gibi ilkelerle tanımlanan bir alan olmalıdır. Ancak bu ilkelerle dinlerin doğaları gereği sahip oldukları, dünyevilik ve yaşamın bütünselliği ilkeleri arasında sürekli bir gerilim olmuştur. Günümüz toplumlarında ise gittikçe kamusal ve özel alanlar arasındaki sınırlar silinmektedir. Böylece özel olarak nitelenen konular kamusal, kamusal olarak nitelenenler ise özele dönüşebilmektedir. Bu süreçte din de kamusalın kurucu unsuru olarak ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca gündelik yaşam düzleminde seküler ve dinsel olanlar arasında geçişkenlik sürekli artmakta ve pozitivist anlayışa dayalı sekülerlik teorileri yeniden ele alınmaktadır. Modern kamusal alanla ilgili ilk teorik yaklaşımlardan birisini geliştiren ve kamusal alanın sekülerliği üzerinde ısrar eden J. Habermas bile günümüz toplumlarında, kamusal alan ve din ilişkisini yeniden ele almıştır. Günümüz toplumları için önerilen genel yaklaşım, artık dinin, salt özel bir olgu olarak ele alınamayacağı ve günümüzde dinlerin kamusal alana girmesi gerektiği yönündedir. Dinin kamusal alana kurucu bir unsur olarak girmesi, kamusal alanın çoğulculuk ve çeşitliliğine katkı olarak yorumlanabilir.
Relations of public sphere and religion constitute one of the main problems of the modern conceptions of the public sphere. Modern public sphere emerging on the mental background of Enlightenment ideals and on the basis of the bourgeois class has considered religion as a phenomenon of private sphere. According to this, the public sphere is an intermediary institution between society and the state where a public community discuss the issues concerning about the society with a style of rational and critical reasoning and all participants are convinced and they have a mutual consensus. The style of reasoning valid in the public sphere is a rational style of reasoning, because of this social actors who have minds that religious and based on religion are not able to participate in public discussions, inasmuch as any consensus on religious matters is not possible, social factors who have religious, ethnical, cultural differences have to live these identities in the private sphere. Public sphere must be an area defined by the principles such as reconciliation, objectivity, rationality and secularism. However, there has been a continuing tension between these principles and principles of secularity and totality of life that religions have inherently. The boundaries between public and private spheres has been disappeared increasingly in today’s societies. Thus, the issues described as a special can turn into the public, the issues described as the public can turn into a special. In this process, religion may emerge as a founder element of the public. Also transitivity between the secular and the religious ones has been increasing constantly in the platform of everyday life and the theories of secularization based on the positivist approach have been reconsidered. Even J.Habermas who developed one of the first theoretical approaches about the public sphere and insisted on the secularity of the public sphere, has reconsidered the relationship between the public sphere and religion. The general approach proposed for today’s societies is that religion is not no longer merely considered as a special case and today, it is necessary for religions to enter the public sphere. Entry of religion into the public sphere as a constituent element can be interpreted as a contribution to the pluralism and
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.