Son yıllarda, yabancı dil eğitimi bağlamında, dilbilgisinden çok sözcük bilgisinin ön plana çıkmaya başlaması başka tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalarda hem anadilde, hem de yabancı bir dil öğrenirken sözcük bilgisinin dilbilgisinden önce gelişmeye başlaması ve sözcük bilgisiyle gerçekleştirilebilecek iletişim davranışlarının, dilbilgisiyle gerçekleştirilebilecek iletişim davranışlarından daha fazla olması gibi sebepler pek çok tartışmanın ve çalışmanın konusu olmuştur. Sözcük bilgisiyle ilgili tartışmalarda sık sık gündeme gelen konulardan biri de hangi sözcüklerin öğrenilmeye değer, hangilerinin göz ardı edilebilecek olduğu ile ilgili konudur. Hedef sözcükler akademik bağlamlarda öğrenilmesi gerektiğinde ise durum daha da karmaşık hale gelebilmektedir. İlgili akademik alana göre mi, yoksa ortak bir bilimsel sözcük grubuna göre mi öğrenme stratejilerinin geliştirilmesi gerektiği eğitim süreci başlamadan ortaya konulmalıdır. Doğal olarak, bu tartışmalardan yabancı dil sınavları ve bu süreçlere dahil olan bireyler de etkilenmektedir. Bu çerçevede, ülkemizde yapılmış/yapılmakta olan İngilizce dil yeterlilik sınavlarından biri olan Üniversitelerarası Kurul Dil Sınavının (ÜDS) İngilizce bölümlerinde çıkan okuma parçalarının sözcük profillerinin belirlenmesi bu çalışmanın asıl amacıdır. Bu profilleri belirleyebilmek için 2006-2012 yılları arasında ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından farklı bilim alanlarına yönelik olarak yapılmış olan ÜDS sınavlarının İngilizce bölümlerinde sorulan okuma parçaları kullanılarak 44,674 sözcükten oluşan özgün bir derlem oluşturulmuştur. Bu derlem, araştırma sorusunun oluşturduğu çerçeveye uygun olarak, çevrimiçi bir veri tabanı olan Vocabprofile ve WordSmith yazılım paketi kullanılarak işlenmiştir. Sonuçlar, ilgili yazına paralel olarak, bu sınavlardaki okuma parçalarının sözcük profillerinin ortalama % 85 oranında tahmin edilebilir olduğunu göstermektedir. İlgili okuma parçalarında en sık geçen sözcükler incelendiğinde, bu örtüşmenin aynı zamanda sözcük seviyesinde de anlamlılık gösterdiği belirlenmiştir.
In the context of foreign language pedagogy, the foregrounding of vocabulary in recent years, as opposed to grammar, has brought other discussions with it. In these discussions, the development of lexicon before grammar both in first language acquisition and foreign language learning, and the fact that communication acts that can be carried out merely depending on lexicon are far more than those that can be carried out merely depending on grammar have been topics of concern. Another topic of concern in these discussions is about determining the words that are worth learning and the ones that can be ignored. When the target words are to be learned in an academic context, this issue might become even more complicated. Whether a learning program should be developed by making selections according to a specific scientific domain or a more general and a common scientific lexicon is to be decided on before the beginning of any language teaching program. Naturally, not only foreign language exam processes but also the i
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.