Göç “anlamlı bir uzaklık ve etki yaratacak kadar bir süre içinde gerçekleşen bütün yer değiştirmeler” olarak tanımlanmaktadır (Erder, 1986:9). Bu yer değiştirmelerle taşınan maddi ve manevi öğelerle farklı kültürlerden gruplar kültürel etkileşime girdiler. Toplumların karşılıklı etkileşimlerle değişmesi sonucunda kültürleşmeler meydana geldi (Güvenç, 1999:122). İnsanlık tarihiyle beraber toplumlar kimi zaman savaş, sürgün, afetler vb. durumlar yüzünden “zorunlu” olarak, kimi zamanda, daha iyi yaşam koşulları elde etmek umuduyla “gönüllü” olarak göç ettiler. Batı’da endüstrileşme hareketiyle beraber ortaya çıkan iş gücü açıkları sırasıyla “kölelik”, “sözleşmeli işçilik” ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan “planlı göç” ile karşılandı. Ancak Batılı ülkeler 1980’li yıllarla beraber işgücü açıklarının kapandığını söyleyerek göç hareketlerine büyük kısıtlamalar getirmişler ve neredeyse imkânsızlaştırmışlardır. Bununla birlikte, 1980’li yıllardan itibaren artarak, günümüzde Batı ülkelerinin değişen nüfus yapısı ve Batılıların yapmak istemedikleri işler dolayısıyla ortaya çıkan iş gücü açıkları, yasa dışı yollarla göç eden göçmenler aracılığıyla gideriliyor. Oldukça riskli ve zor olan bu göç sürecinde göçmenler bazen kaçakçıların kötü davranış ve istismarlarına maruz kalmakta, bazen de coğrafi koşullara yenik düşerek hayatlarını kaybetmektedirler. Bunların yanı sıra, dünyanın farklı bölgelerinde meydana gelen savaşlar ve iç karışıklıklar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanlar mülteci denilen ayrı bir göçmen grubunu oluşturmaktadır. Her ne nedenle yapılırsa yapılsın göç, kaynak, transit ve hedef ülkede bazı etkiler yaratmaktadır.
Generally, migration is defined as “all displacement which takes place in a meaningful period of time and distance”. The groups of people from different cultures interacted each other by these material and moral elements of culture which are carried during these displacement. As a result of this mutual interaction which changes the communties the acculturation came out. Human beings have migrated from one place to other throughout their history. Sometimes, it was a voluntary migration to find new and fertile lands and sometimes obligatory, especially under the name of an exile after a war or conflict, to find more secure lands. The deficiency in labor, which comes out with the industrialization in the West, was satisfied first with slaves then indentured labors and lastly, after World War II, with planned migration. But during the 1980’s western countries restricted or even made migration impossible, claiming that they do not need migrants anymore. Nevertheless, since there are some jobs, which Western people do not want to do and population structure of Western countries are changing these countries still need laborers. This need of Western countries, increasing since the 1980’s, has been satisfied largely with illegal immigrants. During this hard and risky migration period migrants are sometimes exposed to bad behavior and abuse of the traffickers/smugglers or they are losing their lives because of the heavy weather and/or geographical conditions. In addition to this, the wars and internal disputes and disorders in various parts of world creats the migrant group who had to leave their country called refugee. Whatever the reason is, the migration makes some effects on the country of origin, transit and the target country.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.