Yazınsal metinlerde konudan çok işleniş biçimi önemlidir; çünkü, içerik ancak o biçimle belirlenmektedir. Biçimcilere göre, yazarı/okuru ölçüt almanın anlamı yoktur; edebiyat eserinin değerlendirilmesi için gerekli bütün veriler eserin kendinde vardır. Biçimci bir anlayışa dayalı “Yeni Eleştiri”ye göre yazınsallık, eser içindeki öğelerin nasıl düzenlendiği ve işlevleri ile ilgilidir. Yazınsal söylemin incelenmesinde bilişsel süreçler işletilerek metnin hem yüzeysel dilbilgisi yapılarının betimlenmesi hem de iletileri taşıyan tümce ötesi özelliklerin araştırılması gerekmektedir. Metinlerin tüm katmanlarıyla ele alındığı metindilbilimsel çözümleme yapıttan yola çıkarak “anlam”a ulaşma bağlamında Yeni Eleştiri odaklı bir nitelik taşımaktadır. Bu düşünceler doğrultusunda geliştirilen bu araştırmanın amacı, Cevat Şakir’in öyküleri üzerine yapılan metindilbilimsel çözümlemelerle yazarın dünyaya bakışı ve yazınsal söylemi hakkında saptamalarda bulunmaktır. Seçkisiz bir yöntemle belirlenen Çingene Ali, Son Türkü ve Tünek Ahmet öykülerinden oluşan örneklem, Dilidüzgün (2010) tarafından belirlenen metin yapı ölçütleri temel alınarak çözümlenmiştir. Öykülerde yinelenen sözcükler öyküler için ortak bir kurgu ortaya çıkarmakta ve kahramanların doğaya ulaşma coşkuları türkü ile dillendirilmektedir. Öykülerin sonlarında kahramanların duyguları yüz ifadelerine yansımaktadır. Kent ve tabiat arasındaki tezatlık başlıklarda izlenebilmektedir. Kahramanları toplumdaki yalnız ve sıradan insanlardır, öykülerde “Biz” ve “O (kahraman)” vardır. Kahramanlardan çok özellikleri önemlidir; bu, yazarın kahramanların lakaplarını alış şekillerine odaklanmasında görülür, kahramanlar lakaplarıyla ve öngönderimle öyküye girerler. Üst yapı bağlamında kahramanlar önce “(bu) adam, herif” gibi genellemelerle üstün özellikleriyle tanıtılır; daha sonra “bir gün/bugün” gibi konu değişimi belirleyicileri ile başlarından geçen özel bir olay anlatılır ve öykü sonunda bu kanıtlar doğrultusunda bu meziyetler yinelenir. Kelimelerin eş anlamlı ya da yakın anlamlarının ard arda sıralanması şiirsel, akıcı bir anlatıma yol açmıştır. Kişileştirme, benzetme, sanatsal bağdaştırmalar, somutlaştırma, ikileme, pekiştirme, abartı, denizcilikle ilgili yeni terimler, soru tümceleri, ünlem tümceleri, sadece yüklemden oluşan tümceler, devrik tümce kullanmama yazarın biçemini belirlemektedir. Cevat Şakir denize ve deniz insanına olan tutkusunu, kara ve kara insanı ile karşılaştırarak, onların yaşadıklarını onlarla yaşayarak “insan” duyarlılığı ile anlatırken Türkçenin gücünü de eserlerine bir sanatçı duyarlılığı ile yansıtmıştır.
As the form in literary texts determine the content, it is more important than topic. According to formalists, in the process of analyzing a literary text taking author or reader as a base does not make sense because the text itself has all the necessary items. From the view point of New Critism based on formal attitude, studying literary discourse requires not only description of surface grammatical structure but also going beyond sentences to reach the meaning. Textlinguistic analyses examining all layers of texts to grasp the main idea leads analyses focusing on New Critism. Taking these theories as a starting point, the main aim of this research is to determine the point of view and literaray discourse of Cevat Şakir thorough textlinguistic analyses of his stories. Therefore; the stories of Çingene Ali, Son Türkü and Tünek Ahmet chosen randomly as sample have been analyzed in the context of the text structure classified by Dilidüzgün (2010). It is found that repeated words in stories make up a common structure for the stories. At the end of the stories, the joy of coming back to nature is transformed into folk songs and the feelings of characters are reflected as facial expressions. The contrast between city and nature is also seen at the titles. The characters are common and lonely people, and there are “we” and “he (the character)” in the stories. The author’s focusing on how people have taken their nick names shows that characteristic values are more important than characters, and the characters get into the stories thorough nicknames or cataphoric references. As superstructure, characters are introduced with their outstanding qualities using general nouns - (this) man, guy - at first, then with the topic change markers such as “bir gün/bugün” an event supporting these qualities is told and at the end the qualities are repeated based on the event. The usage of synonyms or words having close meanings following one after another lead to a poetic and fluent expression. Personalization, simile, literary collocations, concretization, duplication, strengthening prefixes before the adjectives, exaggeration, new maritime vocabulary, interrogative sentences, exclamation usages, sentences with only predicate and not using inverted sentence are the signs of Cevat Şakir’s stylistics feature. While expressing his passion of the sea in a man’s sensitivity making comparisons between sea/sea people and land/land people and living what they live together, Cevat Şakir also reflects the power of Turkish to his masterpieces in an artistic sensitivity.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.