Tartışmaların Odağında: Martin Walser’in Romanı “Einspringender Brunnen”

Author:

Number of pages:
199-214
Language:
Year-Number:
2013-Volume 8 Issue 12

1927 doğumlu Martin Walser verdiği eserleriyle, savaş sonrası dönemi en iyi betimleyen bir yazar olarak kabul edilir ve kamuoyunda siyasal kimliğiyle ön plana çıkar. Ancak 1998 yılında yayınlanan “Ein springender Brunnen” romanında 1932 – 1945 yılları arası kendisinin de doğup büyüdüğü, Almanya’nın güneyindeki Wasserburg köyünde yetişen Johann’ın hayat hikâyesi yer alır. Yazar ile ortak noktaları çok olan Johann’ın yazar olma yolunda geçirdiği evreler ben merkezli değil, 3.şahıs perspektifiyle anlatılır. Ne var ki anlatılanlar Johann’ın algılama, deneyim ve değerlendirme çerçevesiyle sınırlı kalır. Bu yüzden dönemin olumsuzlukları ve şiddeti tam anlamıyla yer almaz. Böylece tabu sayılabilecek bir alanı farklı bir şekilde dile getirir. Tam bu noktada roman, neden toplama kampları ve Yahudilere yapılan zulüm açıkça ifade edilmiyor diye, eleştirilere maruz kalır. Walser, Alman Yayıncıları Barış Ödülünü alırken yaptığı konuşmada bu ve benzeri konulara açıklık getireyim derken, tam tersine tartışmaların alevlenmesine ve yayılmasına sebep olur ve roman bir derece bu tartışmaların gölgesinde kalır. Bu yazıda hem bu tartışmalar hem de roman metni ele alınmıştır. Johann’ın annesi lokanta ve kömür işletmelerini ekonomik çöküşten kurtarmak için dönemin (Hitler) iktidarından faydalanmaya çalışırken, savaş karşıtı babası ise ağır hasta olarak kendini sanata ve edebiyata adar ve oğluna bu yönde dil becerileri kazandırmaya çalışır, böylece Johann’ın yazar olma yolunda büyük katkısı olur. Sonuç bölümünde ise konunun özeti ve bir değerlendirmesi yer almaktadır.

Keywords


Martin Walser, born in 1927, has been accepted as the best writer describing the post-war period thanks to his works and stands out with his political entity. However, his novel “Ein Springender Brunnen” published in 1998 covering the life story of Johann among 1932-1945 appeared in a city in south Germany called Wasserburg that also Walser was born in. The stages that Johann, who shares many common points with the writer, reach while trying to be a writer are narrated by the third person instead of first person. But the narratives are only limited to Johann’s detection, experience and assessment so that the negations and violence of the term are not properly stated in the novel. It mentions the phenomenon accepted as a taboo in a different way. In that point, the novel get some criticism about why it doesn’t express clearly the conditions of concentration camps and the persecution of Jews. Walser aimed to explain these issues while he was getting the German Press Agency Peace Prize; on the contrary, his intentions were resulted in the increase and propagation of debates and the novel has stayed in those debates’ shadows. In this article, both these debates and the novel text are dealt. While Johann’s mother was trying to make use of the term power (Hitler) to save the restaurant and coal business from economic collapse, his father being extremely sick and against war dedicate his life to art and literature, and he had an effect on Johann’s decision to be a writer. A summary and an assessment of the issues are stated in the conclusion part.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 719
Number of downloads 356

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.