Örgütler, çevreleriyle sürekli ilişki içinde bulunması gereken açık sistemlerdir. Bu nedenle, örgütler, sürekli olarak değişen alanlara uyum sağlamak zorundadır. Örgütler için değişimin yoğun olarak yaşandığı alanlardan birisi de, teknolojidir. Teknolojik değişimin uygulamaları ve sonuçlarının olumlu veya olumsuz etkileri bulunabilir. Yeni teknolojiler işgörenlerin becerilerini eskitmektedir. Yeni donanım ve sistemleri sürekli olarak öğrenme ve uygulama zorunluluğu da işgörenlerde tehdit edebilir. Olası tehditlerin kökenlerine inilemediğinde ve iyileştirici destek sağlanamadığında işgörenlerde potansiyel kaygılar oluşabilir. Bundan dolayı araştırma, teknolojik değişimin işgörenler üzerinde yarattığı durumluk-sürekli kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi ve teknolojik değişimin algısının kökenlerinde bulunabileceği düşünülen bazı demografik (yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, mesleki deneyim, bilgisayar kullanma ve meslek sevgisi) değişkenleri incelemek üzerine tasarlanmıştır. Araştırma amacına ulaşmak için gereksinim duyulan veriler bir kamu örgütünde görev yapan 141 işgörenden elde edilmiştir. İşgörenlerin teknolojik algı düzeylerini belirlemek amacıyla işgörenlere, ‘‘Teknolojik Değişim Algı Ölçeği’’, işgörenlerin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerini değerlendirmek amacıyla da işgörenlere ‘‘Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri’’ uygulanmıştır. İşgörenlerle ilgili demografik özellikleri elde etmek için de araştırmacılar tarafından oluşturulan ‘‘Demografik Özellikler Anketi’’ kullanılmıştır. Verilerin analizi sırasında aritmetik ortalama, standart sapma, ikili değişkenler için t testi ve çoklu değişkenler için varyans analizi kullanılmıştır. Gruplar arası farkın kaynağını bulabilmek için Tukey veya Tamhane testleri yapılmıştır. Ölçekler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını belirlemek için de Pearson Korelasyon analizi yapılmıştır.

Organizations are open systems that are supposed to be in an unending relationship with their environment, which is why they have to adapt to constantly changing fields. Technology is among these intensively changing fields as far as organizations are concerned. There is no denying the fact that technological applications may breed positive and negative consequences. Also, with the introduction of new technologies, some skills of workers are replaced by technology, thus made redundant with time. Furthermore, having to learn and apply new equipment and new systems all the time also poses a threat on the part of these workers. Therefore, they grow more and more vulnerable to potential anxiety unless possible threats are anticipated and remedial support is provided accordingly. All these taken into account, the present study aims to investigate the relationship between the levels of situational and constant anxiety exerted upon workers, as well as investigating some demographic variables thought to underlie the concept of technological changes, such as age, gender, marital status, level of education, work experience, using the computer, and sense of mission. In line with the purpose of this study, 143 civil servants working for a state institution were chosen as samples. A “Technological Change Perception Scale” was used to determinate the technological change perception levels of the workers participating in this study, and a “State-Trait Anxiety Inventory” was used to evaluate the levels of situational and constant anxiety levels of these workers. A questionnaire was used to determine the relevant demographic features. In the course of analysing data, arithmetic mean and standard deviation were also determined. Furthermore, the t-test was used for binary variables, while the variance analysis was used for the multi-variables. In trying to determine the causes of the difference observed between the study groups, Tukey or Tamhane tests were used. Finally, a Pearson correlation analysis was achieved to determine if there was a statistically significant relationship between the scales used in the present study.