20 Haziran 1327 yılında kurulan Türk Ocağı’nın amacı, Türklük şuurundan uzaklaştırılan Türk gençlere Türklük şuurunu aşılayarak kendi özlerine dönmelerini sağlamaktır. Bu yönüyle Türk Ocağı, ortaya çıktığı yıllar göz önüne alındığında “oryantalizm”e karşı Türk gençlerinin refleks hareketidir. Diğer taraftan Turancı eğilimleri olan Türk Ocağı, hem sosyal hem siyasal bir özellik taşır. Romanın da kendi iç dünyasında siyasal ve sosyal özellikler taşımasından mülhem, dönemde güçlü olan oluşumlar, Türk romanı bünyesine yazarın ideolojisi çerçevesinde dâhil olur. Türk Ocağı olgusu da romana giren bu oluşumlardan biridir. Bu bağlamda Türk Ocağı’nın tarihi ile romanlardaki tarih olgusu, örgütlenme, yurtdışında yaşayan Türklerle olan ilişkiler, Türk aydınları ve Türk Ocaklarının mekân özellikleri Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam ve Emine Işınsu’nun Tutsak adlı romanlarında çeşitli vesilelerle konu edilir. Bunlardan Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam adlı otobiyografik veya yaşamöyküsel romanı yazarın bizzat görerek kaleme aldığı bir eser olduğundan yazıldığı dönemdeki Türk Ocağı’nın durumunu tam olarak okuyucuya anlatır. Emine Işınsu’nun Tutsak romanı da yazarın ideolojisine bağlı olarak yazıldığı dönemdeki milliyetçi örgütleri ve Türk Ocağı’nı okuyucuya sunar. Makalenin temel amacı romanlara bağlı olarak Türk Ocağı’nın söz konusu yazarlar tarafından nasıl algılandığı sorusuna cevap aramak, disiplinlerarasılıktan faydalanarak tarih ve roman arasındaki münasebeti ve edebiyatın tarihe bir nebze olsun kaynak teşkil edebileceğini vurgulamaktır.
The aim Türk Ocağı, established in 1327, is to suggest consciousness of Turkishness to the Turkish youth who are removed from consciousness of Turkishness, thus enabling them to turn back to their essence. In this sense, Türk Ocağı is the reflex movement of Turkish youths against “orientalizm,” as one considers the time Türk Ocağı emerged. On the other hand, Türk Ocağı, which has Pan-Turanist affinities, bears both social and political attributes. As the novel inwardly conveys social and political attributes, powerful formations of a period take part, within the frame of the author’s ideology, in the body of the Turkish novel. Türk Ocağı phenomenon is one of these formations involved in the Turkish novel. In this regard, inner dynamics of Türk Ocağı such as its organization and the relationships with the Turks that live abroad are, with various means, made subject matters in the novels Suyu Arayan Adam by Şevket Süreyya Aydemir and Tutsak by Emine Işınsu. Since Şevket Süreyya Aydemir’s autobiographical novel Suyu Arayan Adam, which Aydemir wrote personally witnessing, gives an exact account of the condition of Türk Ocağı. Also, Emine Işınsu’s novel Tutsak presents to the reder the nationalist organizations and Türk Ocağı on the period the novel was written, depending also on the author’s ideology.The major aim of this paper is to search for answer to the question of how Türk Ocağı is perceived with regard to the author’s ideology. What will be attempted to be emphasized with this interdisciplinary study is that literature might constitute a minor source to history, and how Türk Ocağı is perceived with respect to the literary work.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.