En basit öyküye sahip bir filmde bile sadece görüntülerin yeteri kadar ileti sağlamadığı bilinen bir gerçekliktir. Ses olgusunun kendine özgü estetik bir yükleme sahip oluşundan ötürü, sinemanın ilk anlarından itibaren filmler ses eşliğinde gösterilmeye başlanmıştır. Bir dil olarak anlamsal ifadeyi görüntü ve sesler aracılığıyla üreten sinemada ses unsuru, kendine özgü kullanım biçimlerine sahiptir. Sinemanın ses evrenini üç farklı ontolojiye sahip olan konuşmalar, efektler ve müzik oluştur. Günümüz sinemasında bu üç unsura da yer verilmektedir. Buna karşın, belirli bir estetik anlayış içinde üretilen ve sayıları oldukça az olan bazı filmlerde ise efekt ve müzik kullanımından kaçınıldığı görülmektedir. Bir filmde ses evrenini oluşturan unsurlara temel işlevler perspektifinden bakıldığında, konuşmaların bilgi sağlamaya, efektlerin uzam ve mekânın gerçeklik duygusu yaratmaya, müziğin ise anlatımın gerektirdiği ambiyansın yaratılmasına yönelik kullanıldıkları görülmektedir. Bu kullanımda seslerin, görüntüler ile uyumlu olarak eşleştirilmesi sağlanmakta ve böylece de anlatının gerçeklik yanılsamasının güçlendirilmesi istenmektedir. Bazı yönetmenler ise, bu tarz bir kullanıma karşı çıkıp, sesi temel işlevlerinin dışına taşırıp, görüntü ve sesleri birbirleriyle çelişik hale getirip, farklı ve yeni anlamlar üretmenin peşine düşmektedirler. Bu çalışmada yönetmenliğini Murat Saraçoğlu’nun yaptığı ‘Deli Deli Olma’ adlı filmin ses evreni tasarımının estetik bir öğe olarak nasıl kurgulandığı irdelenmiştir. Çözümlemede ses evreni, hem yapı hem de dramatik görev içindeki boyutlarıyla değerlendirilmiştir.
It is a well-known fact that the image itself, even in a film having the simplest story, does not provide enough massage. Due to a specific aesthetic predication of audio phonemena, the films, right from the beginning, started to be shown in accompany with sound. The sound element in cinematography which produces the semantic expreesion as a parlance by means of images and sounds has its own ways of use. The sound universe of cinematography is composed of dialogs, effects and music each having different ontologies. In today’s cinematography, all thse three elements were given in. For all that, in some films produced for certain aesthetic considerations and in limited numbersthe usage of effects amd music are avoided. Looking at the elements making up the universe of sound in a film from the perpective of essential functions it is seen that the dialogs are used to provide information, effects to create a real spatial and temporal feeling, and music to conceive the ambiance required by narrative. By doing so, matching the sounds in harmony with images is achieved and so the enhancement of the narrative’s reality illusion is expected. Some directors on the other hand, by pushing the sound out of its basic functions, rendering images and sounds contrary oppose this approach go in search of producing different and new meanings. This study investigates the how the sound universe disign of the film “Deli Deli Olma” directed by Murat Saracoğlu, as an aesthetic element is manipulated. In analisys, sound universe has been assesed either by structural or dramatic functional dimensions.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.