Kur’ân-ı Kerim’deki ayetler muhkem ve müteşâbih olmak üzere ikiye ayrılır. Muhkemler, manası kolaylıkla anlaşılan, hâricî bir tefsire ihtiyaç göstermeyen âyetlerdir. Muhkemât denilen düsturların hiçbir cihetle değişme imkânı olmayıp hakkında içtihat dahi yapılamazlar. Kur’ân’daki helal, haram, namaz, oruç, zekât, hac, güzel ahlak ve muamelat gibi ahkâma dair âyetler Muhkem sınıfında olup Kur’ân’ın anlaşılmasında esas ölçü bunlardır. Müteşâbihler mânâlarının çokluğundan dolayı belirli bir maksat tayini mümkün görünmeyen ve ifade ettiği kapsamlı hakikatleri insan zihninin yüklenemeyeceğinden dolayı kapalı görünen bir anlatış çeşi¬didir. Müteşâbihler mânâsız ve boş söz değillerdir. Manaları bilinir ancak, mânâlarının çokluğundan dolayı birden fazla yoruma müsait formdadır. Bu öyle bir beyandır ki, hakikat, mecaz, sarih, kinaye, temsil, tahkik, zâhir, hafî gibi beyanın bütün şekillerini içine alır. Bunun için buna "el-ma'lûmü'l-mechûl/bilinmeyen bilinen" tabiri kullanılmıştır. Zira Kur’ân-ı Kerîm aynı anda farklı asırlara ve değişik insan gruplarına hitap eder. Taşımış olduğu değerleri aktarma noktasında muhataplarından hiçbirini ihmal etmez. Bunun içindir ki Kur'ân müteşâbih ayetlerini, sarih mânâlarının altında değişik insan grupları¬nın seviyelerine göre farklı farklı mânâ tabakalarını içeren bir üslup olarak kullanmaktadır. Kur'ân-ı Kerîm'de bazı sûre başlarında yer alan hurûf-i mukataa, kıyâmetin meydana gelmesi, Ye’cûc-Me’cûc gibi hadiselerden bahseden ayetler müteşâbih türden olup manaları hakkında kesin bir hüküm verilememiştir. Makale, genel olarak bu Kur'ân üslubunun tespit ve değerlendi¬rilmesi ile özelde de Fâtiha sûresine tatbikini konu edinmektedir.
Qur'anic verses are
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.