Mir Hamza Nigârî, hem Türkçe hem de Farsça ile şiirler yazmış Azerbaycan asıllı mistik bir şairdir. Nigârî 1805’te seyyit bir ailenin oğlu olarak Azerbaycan’nın Zengezur kasabasının Cicimli köyünde dünyaya geldimiş; Şeki ve Şamahı kentlerinde eğitimini tamamladıktan sonra, Kafkasya'da hızla yayılan Nakşibendiye’nin Halidiye koluna katılmak amacıyla Harput’a gitmiştir. Harput’ta bu tarikatın o devirdeki lideri İsmail Şirvanî’ye intisab edip Nakşiliğin Halidiye kolundan Mevlana Halid-i Bağdadî’ye bağlanmış olarak Karabağ’a dönmüş, daha sonra bir süre Sivas’a gidip gelmek zorunda kalmıştır. Ruslar Dağıstanı işgal ettiğinde, Nigârî İsmail Şirvânî ile birlikte Sivas'a dönmüş ve daha sonra Amasya'ya yerleşmekte ona eşlik etmiştir. Konya'da Mevlana türbesi ziyaret edip Mekke'ye gidip hacı olmuş, o yıl İsmail Şirvânî adına Nakşibendiliği yaymak için Karabağ’a dönmüştür. Osmanlılar ile Ruslar arasında savaş patlak verdiğinde, Nigârî Osmanlılar tarafında mücadeleye girmiş ve Kars’ı savunanlar içinde onun müritleri de yer almıştır. Daha sonra Amasya ve çevresindeki âlimlerle görüş ayrılıkları yüzünden sürülen şair, savaştan sonra İstanbul, Erzurum gibi yerleri ziyaret etmiş ve Harput’a zorunlu ikamete mecbur kalmıştır. Orada ölmüş ve müritlerinin onun için inşa ettiği caminin yanında Amasya'da toprağa verilmiştir. Onun Farsça şiirleri Mevlana, Câmî ve Hafız etkisinde iken Türkçe olan
Mir Hamza Nigârî, Sufi and poet from Azerbaijan, who wrote in both Persian and Turkish (1220 or 1230-1304/1805 or 1815-1886). Seyyid Mîr Hamza Nigârî was born in Cicimli village of Zengezur town,Azerbaijan, in 1805 as a son of a seyyid family. After completing his education in the towns of Şeki and Şamahı in Şirvan, Nigârî set out for Harput in order to join the Hâledi branch of the Nakşibendi Sufi order, which was then spreading rapidly in the Caucasus. From Harput he proceeded to Sivas, then returned to Karabağ with İsmail Şirvânî, a successor of Mavlânâ Hâlid-i Bağdâdî, eponym of the Nakşibendiye Halidiye. When the Russians invaded Dağıstan, Nigârî returned to Sivas together with İsmâil Şirvânî, and then accompanied him to Amasya. After visiting Rumi’s tomb in Konya and performing the pilgrimage to Mecca, he returned to Karabâğ to propagate Nakşibendiye-Halidiye Sufism on behalf of İsmail Şirvânî. At the outbreak of war between the Ottomans and the Russians, Nigârî led his followers to Kars to fight on the side of the Ottomans. After the war, he lived in turn in Erzurum, Istanbul, and Amasya, teaching at Amasya, until a difference of opinion with the local mufti compelled him to leave for Harput, where he died. He was buried in Amasya next to the mosque that his followers had been building for him. His Turkish verse is influenced by the poetry of Fuzûlî. This study describes the similarities between Fuzûlî with Nigârî. Namely, it is engaged to determine similar poems. (Nazirs).
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.