Tıpkı sanat eserleri gibi, sanatın bir kolu olan edebiyat ve onun eserleri de insandan, toplumdan dolayısıyla içinde beslendiği kültürden ayrı düşünülemez. Hatta en soyut eserin bile çıkış noktası kültürün bir parçasıdır. Bu bağlamda kültürel unsurları bünyesinde barındıran edebiyatın sözlü ve yazılı olmak üzere birbirinden üslupça uzak, ama içerikçe birbirine yakın iki kolu vardır, nihayetinde beslenilen kaynak ortaktır, bu ortak kaynak insandır. Tüm bunlardan hareketle bu çalışmanın konusu, biri yazıya geçirilen diğeri de hala sözlü gelenekte yaşatılan iki anlatının metinler arası geçiş bağlamında mukayeseli tahlili olarak belirlenmiştir. Metinlerden biri Ömer Seyfettin’e ait olup 1920’de Ali Canip’in annesinden duyup yazdığını söylediği Kurumuş Ağaçlar adlı hikâyedir. Diğeri ise; Ömer Seyfettin’in hikâyesine olay örgüsü bakımından benzerlik taşıyan, Kasım 2007’de tarafımızdan derlenen ve kaynak kişinin babasından dinlediği tespit edilen bir efsanedir. Çalışmada, doğal olan sözlü anlatımın, dilin ferdî tasavvuru ile yapay olan yazılı anlatıma dönüşürken hangi unsurların ön plana alındığı, muhafaza edildiği, yazarın ve anlatıcının metinler bağlamında tavrı, her iki metinde iletilmek istenen ortak mesaj gibi unsurlar metinler arasılık bağlamında karşılaştırmalı tematik yöntemle ele alınmıştır. Nitekim, biri sözlü edebiyata diğeri de yazılı edebiyata ait iki metnin söz konusu yöntem dahililinde ele alınması sonucunda kültürel kodlardan biri olan “Her işte bir hayır vardır” atasözünde birleştiği belirlenmiştir.
AN EXAMPLE TRANSFERRING TEXT FROM ORAL TO WRITTEN CULTURE: A Comparative Study of a Legend Compiled from Muğla and the Story of Kurumuş Ağaçlar (The Dried Trees) Exactly like works of art, literature, which is a branch of art, and its works, cannot be considered separately from people, society, and therefore from the culture it is fed in. Even the starting point of the most abstract work, is a part of the culture. In this context, literature, which incorporates cultural elements, has two arms such as oral and written literature; both of which is away from the other regarding the style, but closely related to it in the sense of content; eventually they both are nourished by the same source, this common source is the human. Starting from all these, the subject of this study is decided to be the comparative studies of two narratives in the sense of intertextuality; one of which is written, and the other is still kept alive in the oral tradition. One of the texts belongs to Ömer Seyfettin, a story named Kurumuş Ağaçlar (The Dried Trees), for which Ömer Seyfettin would said that he heard the story from Ali Canip’s mother in the year 1920. And the other is a legend which is similar to Ömer Seyfettin’s story with regards to the story line, and is compiled in November 2007 by us, and ascertained that it was heard from the source person’s father by him. In the study, factors such as the elements are brought to forefront and are maintained while the oral narrative, which is natural, is transferred into the written narrative, which is an artificial one based on the personal conception of language; the attitude of the author and narrator regarding the texts; and the common messages that both texts seek to convey; are discussed with regards to intertextuality. In fact, after studying both texts, one of which belongs to the oral and the other to the written literature, in accordance with the aforementioned method; it is indicated that both of them converge on the proverb “Every cloud has a silver lining.”, which is one of the cultural codes.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.