Jung Işığında Heba

Author:

Number of pages:
1097-1125
Language:
Year-Number:
2013-Volume 8 Issue 8

Türk edebiyatının önemli yazarlarından olan Hasan Ali Toptaş, Heba adlı romanında çocukluk, askerlik, evlilik ve ölüm süreçlerinin toplamından oluşan yaşamı boyunca, aynı çocuk saflığıyla yaşayan Ziya’nın içe dönük kişiliğini işler. Bu özelliği, onun reel zamandan çok rüyaların ve fantezilerin dünyasında yaşamasına neden olur. Eşini ve doğmamış oğlunu bombalı saldırıya kurban verdikten on altı yıl sonra kentin kalabalığından uzaklaşıp yerleştiği Yazıköy, bu yönünü besler. Böylelikle doğanın içinde geçirdiği saatler bir ibadete dönüşür. Ancak aradığını Yazıköy’de bulan Ziya’nın tüm huzuru, Kenan’ın öldürülmesiyle son bulur. Her şeyin bir anda karıştığı bu süreci, hakkında çıkan dedikodular yüzünden linç edilerek öldürülmesi takip eder. Acı olayların ölümle noktalandığı, heba olmuş bir yaşamı konu edinen roman, Jung psikolojisi ışığında yeniden okunduğunda çekilen acılar sonrasında elde edilen ölümsüzlüğe ulaşma mükâfatının hikâyesine dönüşür. Ziya’nın bir cennete benzeyen Yazıköy’den kovulana dek yaşadıkları, rüyalar ve fantezilerle örülü büyülü bir ortamın eşiğinde gerçekleşir. Bilinçdışı düzlemin, rüyalardaki simgesel içerikler aracılığıyla kendini göstermesi, Yazıköy’ün bir coğrafya olmanın ötesinde bilinçdışı dünyayı temsil ettiğini, kentten doğaya yapılan yolculuğun, bilinçten bilinçdışına doğru bir yol izlediğini ifade eder. Bilinçdışının meçhul karanlığında ilerleyen Ziya’nın en derindeki içsel hazineyi keşfetmesi, yüzeyden merkeze doğru her bir aşamanın Jung’un “arketip” olarak adlandırdığı bilinçdışının farklı bir figürüyle kat edilmesini gerektirir. Bu çalışmada söz konusu sürecin boyutları Jung Psikolojisi açısından ele alınacak; onun düşüncelerinin izi, romanın içeriksel boyutuna yansıyan yönleriyle ayrıntılı şekilde irdelenecektir.

Keywords


Hasan Ali Toptaş, is one of the important authors of Turkish literature, in his novel called Heba discusses inward looking personality of Ziya, who lives in the same childish purity during his life consisting of all periods of childhood, military service, marriage and death. Due to this property, he lives world of dreams and fantasies rather than reel time. 16 years after he lost his wife and unborn son as casualties in bomb attack, Yazıköy where he breaks away from the crowd of the city and settle in here, feeds his this side. Thus, the hours passing in the nature, turn into a worship. However, whole peace of Ziya, who has found what he seeks in Yazıköy, ends by killing of Kenan. This period when everything has became complicated, is followed by killing of him as being lynched because of the gossips about him. When you reread the novel focusing on a wasted life, of which tragic events are finished by death in the light of Jungian psychology, it turns into a story of award to reach immortality obtained after the sorrows felt. Experiences of Ziya in Yazıköy resembling Heaven until he is dismissed, realize on the cusp of a magical environment is surrounded by dreams and fantasies. Appearance of unconscious plane by means of symbolical contents in dreams indicates that Yazıköy represents unconscious world beyond being a geographic and travelling from the city to natural follows a way from conscious towards unconscious. Exploring of Ziya moving in unknown darkness of unconscious the inner treasure in the deepest, requires passing the each phase from surface towards center with a different figure of unconscious named as "archetype" by Jung. In this study, dimensions of period in question will be discussed in terms of Jungian psychology; trails of his thoughts will be examined in detail by its aspects are reflected on contextual dimension of the novel.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 823
Number of downloads 339

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.