Özelde Dünya Kadınlar Günü ve genelde kadının makus talihi ve tarihi ekseninde ve edebiyat düzleminde yapacağımız beyin fırtınasının, belleğimizde açığa çıkaracağı romanların başında Tırpan romanı gelir. Kadın ve kader kavramlarını önce buluşturan sonra ayrıştıran Tırpan romanı; kaderin yaşanmadan önce değil yaşandıktan sonra açığa çıkacağına ve genelde insanın özelde kadının kaderini kendi yazabileceğine duyulan saf inançla kaleme alınan; insanın, özellikle ve öncelikle kadının kaderini / kadersizliğini roman türünün olanakları içinde sorgulayan, sınıf çatışmasından, Marksist ideolojinin nefes alışlarına, feminist bakış açılarına kadar genişleyen, tezli yapıtlardan biri ve belki de ilk akla gelenidir. Zihnimizde geçmişte kullanılan bir imgeden miras, elinde tırpan, can biçen Azrail motifi ile de buluşan tırpan silueti, bu romanda bir tarım aleti olmanın çok ötesinde bir işlev üstlenir. Tırpan, Azrail’in elinden kadının eline geçer ve kadın, varlık ve özgürlük alanına saygı duymayan erkeği bu alet ile cezalandırırken, kaderine sahip çıkmış, kaderini kendi elleriyle ve tırpan marifetiyle de yazmış olur. Yazarın elinde tırpan amaç ve araç işlevini koruyacak ancak sonuçları itibarıyla, Bolşevik devrimin orak, çekiç nesnesi gibi, kadın devriminin sembol nesnesine dönüşecektir. Kızların, zorla evlendirilmelerine karşı edilgen bir tepki olarak kendini asmalarını direniş değil kaçış olarak gören, bunun yerine savaşçı, etken ve eylemci bir kadın ruhu ile zihniyeti yaratmak isteyen yazar; son tahlilde bu kurgu üzerinden kaderci Türk toplumuna ve bahusus Türk kadınına kaderine sahip çıkabileceği, hayatına yön verebileceği inancını aşılamak ister, bir bilinç değişimi teklif ve telkin eder.
The novel Tırpan (Swath) would be the most prominent outcome of a historical and literary brainstorming about the World Women’s Day in particular and the unfortunate faith of women in general. The novel Tırpan, which first merges and then separates the concepts of woman and faith, is one or probably the only work with a thesis that comes to the mind first in that it was written with the naïve belief that the faith will show up not before but after it is lived and generally all people particularly the women can write their faith; it questions the faith or the unfortunate faith of people, especially the that of women within the boundaries of the genre of novel, expanding to cover class clashes, the breaths of Marxist ideologies, and feminist viewpoints. Inherited from an image of old tool in our mind, accompanied with the motive of Azrael claiming lives with the swath in its hands, swath gains a function beyond that of an agricultural tool in this novel. Swath changes hand from Azrael to women and the woman punishes the man who disrespects her field of existence and freedom, thus reclaims and rewrites her faith with her own hands using the swath. Swath would preserve its function as a goal and an instrument in the writer’s hand, however, in terms of its consequences it will transform into a symbol of woman’s revolution as the hammer and sickle of the Bolshevist revolution. The author, who wants to create a resisting, active and activist women spirit and mentality instead of an understanding which takes it as an escape to commit suicide by hanging themselves when they are forced to get married as a passive reaction, tries to impose the fatalist Turkish society and Turkish women with the idea that they can reclaim their faiths and direct their own lives, offering and inspiring a shift of awareness through this novel.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.