İşlevsel dilbilgisinde, bir iletişim aracı olarak tanımlanan dilin tüm birimleri ve bu birimler arasındaki ilişkileri, üstlendikleri işlevlere göre çözümlenir ve betimlenir. İşlevsel çözümlemede genel betimleme kurallarından yola çıkmak yerine, her dilin farklı özellikler taşıdığı göz önünde bulundurularak, esnek ve kapsayıcı olmak temel özelliktir. Ettirgenliğe yönelik tanım ve örneklendirmelerdeki tartışıla gelen sorunların da, önceden belirlenmiş kısıtlayıcı betimleme kurallarından kaynaklandığı görülmektedir. Belirli bir dildeki ettirgenliğe yönelik yargılar, başka bir dildeki ettirgen yapıların tanımlanmasında çelişkilerin doğmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, bir dilin özelliklerini yansıtan metinlere yönelik çözümlemelerde, önceden belirlenmiş kurallar yerine, metindeki özellikler doğrultusunda somut tespitler yapılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir. Biçimsel yaklaşım çerçevesinde yapılmış olan dilbilgisi çalışmalarında ettirgen yapıların genel karakterini belirleyen özelliklerin aynı zamanda ettirgenliğin kapsam ve sınırlarını oluşturan kurallar olarak da değerlendirildiği görülmektedir. Ettirgenliğe yönelik kısıtlayıcı özelliklerin bir dil içerisinde ya da, Kırgızca ve Türkçe gibi akraba diller arasında ettirgenlik ölçütlerine uymayan örneklerin ortaya çıkmasına ve çözümlemede güçlük yaşanmasına neden olmaktadır. Ettirgenliği ifade eden yapıların, her dilin tipolojik özelliklerine göre biçimsel, sözcüksel veya çözümlemeli yöntemlerle oluşturulduğu görülmektedir. Kırgızcada biçimsel yapıların dışında sözcüksel ve çözümlemeli ettirgen yapılar da bulunmaktadır. Bu çalışmada Kırgızcadaki ettirgenlik kavramını yansıtan dil birimlerinin, işlevsel dilbilgisinin ‘anlamdan biçime’ yöntemi çerçevesinde, soyut bir tasarım olarak düşünebileceğimiz İşlevsel-Anlamsal Alan’ı oluşturulmaya çalışılacaktır.
In functional grammar, all the linguistic units of language that is defined as communication medium, and the relation between those units are analyzed and described by their function. In functional analysis, it is essential to be flexible and comprehensive by considering each language’s uniqueness rather than starting analysis with general description rules. It is observed that ongoing discussions on the definitions and examples regarding causativeness are sourced by predefined constraining description rules. General rules regarding causativeness for a particular language may cause conflicts in defining causative structures in another language. Therefore, in analysis of a text which is reflecting characteristics of a language, it is considered more relevant to make factual evaluations in line with the characteristics of each text rather than referring predefined rules. In linguistic analysis based on morphologic approach, it is observed that characteristic aspects of causative structures are evaluated as the rules determining scope and borders of causativeness. Constraining aspects regarding causativeness cause presence of examples which do not exactly coincide with predefined causativeness criteria along with challenges in analysis in the Kyrgyz language or in analysis between relative languages such as Kyrgyz and Turkish. It is observed that the structures explaining causativeness are built by morphologic, lexicological and analytic methods. Not only such kind of morphological examples but also lexical and analytical ones can be in seen in the Kyrgyz language. In this study, the objective is to construct a functional semantic field as an abstract imagination in line with “meaning to form” approach in linguistic for causativeness concepts in Kyrgyz.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.