Türk dili, geçmişten bugüne, çeşitli dil içi nedenlerin yanı sıra, bazı tarihî ve siyasi sebeplerle de birbirinden farklı lehçelere ayrılmıştır. Bu lehçeler bulundukları gruplara göre bazı yönlerden birbirleriyle benzerlik gösterirken bazı yönlerden de birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Lehçelerin söz varlığı, bu bakımdan dikkate değerdir. Bazı lehçeler, söz varlığı bakımından büyük oranda örtüştüğü halde bazıları bu konuda çok az ortaklık gösterir. Bunu belirleyen en büyük etken, lehçelerin aynı grupta yer alıp almadıklarıdır. Ülkemizde özellikle 90’lı yılların ortalarından itibaren aktarma faaliyetlerinin hız kazanması, diğer lehçelerin söz varlıklarının tanınmasını sağlamıştır. Bu aktarma faaliyetleri bir yandan da çeşitli aktarma problemlerini beraberinde getirmiştir. Bu problemlerin başında, lehçelerdeki yalancı eş değerli kelimelerin aktarılması gelmektedir. Bu kelimeler, aktarıcılar için bir tuzak olagelmiştir. Bu çalışmada Güneydoğu lehçe grubuna giren Özbek ve Yeni Uygur Türkçelerinin söz varlığında yer alan yalancı eş değerli fiiller üzerinde durulmuş; bu lehçeler ile Türkiye Türkçesi yazı dili arasında yalancı eş değerli fiiller tespit edilmiş ve anlam farklarına dikkat çekilmiştir. Bu farklılıkların çok anlamlılık, anlam genişlemesi, eş seslilik gibi anlambilimsel olayların etkisiyle meydana geldiği anlaşılmıştır. Sözü edilen lehçelerde fiillerin anlamlarının aşağı yukarı aynı olduğu; ancak Türkiye Türkçesinde bu fiillerin bazılarının anlam değişikliğine uğradıkları, bazılarınınsa zaten farklı köklerden gelen ve dolayısıyla farklı anlamlar taşıyan fiiller oldukları dikkat çekmektedir. Bu çalışmayla söz konusu lehçelerden yapılan çevirilerde faydalı olunacağı umulmaktadır.
The Turkish language has been
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.