Dünya tarihi bakımından en dikkat çeken fetih hareketlerinden biri Moğol Hakanı Cengiz Han’ın 13. Yüzyılda gerçekleştirdikleri olmuştur. Çünkü Cengiz Han’ın kurduğu devlet çok kısa bir sürede dünyanın gördüğü en büyük kara sınırına sahip devlet haline gelmişti. Bu yönüyle Cengiz Han tarihin en çok ilgi çeken şahsiyetlerinden biri olmuştur. Cengiz Han devleti tarihini araştıran her Türk tarihçisi orada Türk kültürüne ait unsurların varlığını kolaylıkla fark edebilir. Bizim bu çalışmayı yapma nedenimiz Moğolların Gizli Tarihi adlı eser olmuştur. Eserin Uygur alfabesiyle yazıldığı düşünülen aslı tam metin halinde bulunamamış ve Çin işaretleriyle yazıldığı anlaşılan Moğolca, Manghol-un Niuça Tobça’an 1946 yılında Ahmet temir tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bu eserin yazarı bilinmemekle beraber içindeki ifadelerden 1240 yılında yazıldığı anlaşılmaktadır. Moğolların Gizli Tarihi, Moğollar hakkında yazılan pek çok eserin ana kaynağı hükmündedir. Bu eser Cengiz Han’ın kendi soyunu, hayat hikayesini, dini anlayışını ve hakimiyet düşüncesini anlatan en önemli kaynaktır. Bu kaynaktaki bilgiler dikkatle tetkik edildiğinde Cengiz Han devletinin Türk devletlerinin özellikle de Gök-Türklerin kültürel mirası üzerinde yükseldiği kolaylıkla fark edilecektir. Çalışmamızın temeli Moğol tarihi değil, Moğol tarihi içerisindeki Türk kültür unsurlarının varlığını ortaya koymaktır. Biz Cengiz Hanın ırksal kökeni üzerinde tartışma yapmadan onu bir Moğol Hakanı olarak kabul ediyoruz. Fakat kurduğu devlet ve idealleri tamamıyla bir Türk devletidir diyebiliriz. Bu iddiamızı ispata çalışırken Moğolların Gizli Tarihinde nakledilen bilgiler ve kavramların kökenini ve Türklükle ilgisini anlatmağa ve açıklamağa çalıştık. Bilindiği üzere Türkler ve Moğollar yüzlerce yıl birbirine yakın coğrafyalarda yaşamışlardı. Tarihin erken döneminde göçebe çoban olan Türkler hayvan yetiştiriciliği yaparak göçebe çoban olmuşlardı. Bu dönemlerde Moğollar ise avcı toplayıcı bir hayat sürmekteydiler. Daha sonra onlarda göçebe hayvan yetiştiricisi olmuşlardı. Hun çağında Merkezi Asya’da Hun Hakanı Mete’nin “yay geren bütün halkları birleştirdim şimdi onlar Hun oldular” diyerek bahsettiği topluluğun içinde Moğol boylarının da var olduğunu düşünebiliriz. Gök-Türk ve Uygur döneminde de Türk kültürünün hemen yanı başında bulunan Moğollar kuvvetli tesir altında kalmışlardı. Cengiz Han döneminin Moğol kültüründe dini hayata dair pek çok unsur da Hun Gök-Türk ve Uygur devletlerinin bakiyesi hükmündedir. Tanrı inancının yanında, Şamanist uygulamaların varlığı, Atalar Kültü, Yer-Su kültü gibi dinsel kavramlar da bu meyanda zikredilebilir. Toplumsal hayatta Şamanların oynadığı mühim rol, toplumun hayatı ve dünyayı kavraması da bu benzerliklerin toplumsal hayattaki yansımalarıdır. Hun, Göktürk ve Uygur devletlerinin birikiminden istifade eden Cengiz Han adı geçen devletlerin cihan hakimiyeti fikrini de iktibas etmişti. Bunun en belirgin ipuçları Cengiz Han’ın kendi soyunu Gök-Türk’lerin kutsal atası Borteçina’ya yani Bozkurt’a dayandırmasında görmekteyiz. Cengiz Han’ın kendini evrenin hakimi sayması ve bu hakimiyetinin meşruiyetini ilahi kaynaklara dayandırması Hun ve Gök-Türk devletlerinin özünde bulunan bir esastır. Tanrı anlayışının ve inancının Kağan’da temsil edilmesi, ayrıca bu inanışın kozmik unsurlarla takviye edilmesi düşüncesinin menşei de Türk kökenlidir. Türk telakkisine göre Tanrı tarafından görevlendirilen Türk kağanı yeryüzünde Tanrının temsilcisi ve gölgesidir. Gökyüzünde nasıl bir Tanrı varsa yeryüzünde de bir Hakan olacaktır. Moğolca Tegri kavramının Türkçe Tengri’den geçtiği bilim dünyasında kabul gören bir düşüncedir. Moğollar Cengiz Han’ın bu dünyaya gelişini ilahi maksatların gerçekleştirilmesi inancına bağlarlar. Tıpkı Oğuz Kağan’ın doğumundan 40 gün sonra yürüyüp, av avlaması konuşması gibi, Cengiz Han’da doğarken elinde tuttuğu kan pıhtısıyla doğmuştur. Moğollar devlet yönetimi ve teşkilatı konusunda da pek çok unsuru Türk kültüründen almışlardır. Cengiz Han’
One of historically most attention-gripping conquest actions in the world includes ones realized by Genghis Khan, the Mongol Sultan, in 13th century. State founded by Genghis Khan became a state having biggest territorial boundary in the world in a very short time. In this respect, Genghis Khan was one of most attention-gripping historical personalities. Each Turkish historian, who researches history of Genghis Khan’s State may notice presence of any elements of Turkish culture easily there. Reason of that we should conduct this study is the work “The Confidential History of the Mongols.” It is supposed that the work was typed in the Uyghur alphabet, and its complete original text was not found. It is understood that it was typed in Chinese marks. The work “Manghol-un Niuca Tobca’ in Mongolian was translated by Mr. Ahmet Temir into Turkish in 1946. Although this work is anonymous, it is understood that it was typed in 1240 based on the expressions in it. The Confidential History of the Mongols is main source of numerous works typed on the Mongols. This work is the greatest source that describes race, life history, religious belief and domination opinion of Genghis Khan. When any information in this source shall be reviewed carefully, it shall be noted easily that Genghis Khan’ State would rise on heritage of Turkish state and especially of the Gokturks. Our study reveals not Mongol history, but presence of any elements of Turkish culture in Mongol history. We accept Genghis Khan as a Mongol Sultan without discussing his ethnic origin. But, wee may say that the state founded by him is a Turkish state completely by considering its goals. While we try to prove our assertion, we have tried to describe and explain origin and connection of the information and concepts transmitted in “The Confidential History of the Mongols” with the Turks. As known, the Turks and Mongols have lived for hundreds of years in near geographies. The Turks, who were nomad shipmen in early periods of the history, dealt with stockbreeding. In those periods, the Mongol lived as hunters. Then, they were also nomad stockbreeders. We may also suppose that there were Mongol clans in community in Central Asia in Hun era that Mete, the Hun Sultan described and said “I combined all spring-drawing communities. Now they were Huns.” Also in Gokturk and Uyghur periods, the Mongols placed immediately near Turkish culture were under their powerful effect. Most facts of the Genghis Khan period with in the Mongol culture with respect to religious life are encountered in Hun Gokturk and Uyghur states. Beside the God belief, presence of any Shamanist practices and religious concepts such as Ancestor Cult, Ground-Water Cult arte addressed. Critical role played by the Shamans in social life, life and world perception of the community are also reflections of these similarities on social life. Genghis Khan, made advantage of accumulations of Hun, Gokturk and Uyghur states, also quoted the universe domination idea of the said states. We notice most apparent clues of this when Genghis Khan base his own race on Bortecina, the holy ancestor of the Gokturks, that is, Bozkurt. The fact that Genghis Khan saw himself as a ruler of the universe and based his domination on holy sources is a base of Hun and Gokturk states. The fact that the God understanding and belief are represented in Khan and also origin of the idea that this belief is supported cosmic elements are Turkish origins. According to Turkish tradition, Turkish Kahn designated by the God is a agent and shadow of the God in the earth. If there is a God in sky, there is also a Khan in the earth. The fact that the term “Tegri” in Mongol comes from the term “Tengri” in Turkish is an opinion accepted in the scientific world. The Mongols have based the fact that Genghis Khan came into the world on any holly goals. Just like Oguz Khan began to walk and hunt 40 days later than his birth, Genghis Khan was born with a blood clot
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.