VIII. Yüzyılda Türklerin İlmî Durumunun Tespitine Farklı Bir Bakış: Basra, Mâverâünnehir Örneği

Author:

Number of pages:
2393-2407
Language:
Year-Number:
2012-Volume 7 Issue 3

847-945 yılları arası Ortaçağın İslam Medeniyeti açısından altın devri olarak kabul edilmektedir. İslam dünyasında görülen medeniyette yükselişin sebepleri olarak; İslam dünyasındaki savaş uğraşısının entelektüel etkinlik dönemine geçmesini, bilimsel yapıtların Arapçaya çevrilmesini, “Bilgelik Evi” diye tarif edilen, ilmî araştırmaların yapıldığı değişik dillerden kitapların tercüme edildiği bürolar ve astronomik gözlemlerin yapıldığı rasathaneden oluşan araştırma merkezi olan Beytü’l-Hikme’nin kurulmasını, Abbâsîler devresi halifelerin ilme ve ilim adamlarına karşı son derece ilgi göstermelerini söyleyebiliriz. İbn Haldun’un da dikkat çekip önemle vurguladığı gibi, Ortaçağ İslam dünyasında bilim ve tefekkür ala¬nında gerçekleşmiş olan atılımın, hamlenin, çok büyük ölçüde olmak üzere Doğu İslam dünyasının eseri olduğu bilinmektedir. Doğu İslam dünyası denince akla Horasan ve Mâverâünnehir bölgesi ve buradaki ilim merkezlerini temsil eden Buhara, Semerkant, Taşkent, Fergana gibi şehirler gelmektedir. Bu dönemde Türklerin ilmî durumunu ve bu medeniyete katkılarını ortaya koyabilmek için Türklerin ilmî durumunu tespit etmek ve öncelikle de Ortaçağdaki ilim merkezleri olan Basra ve Mâverâünnehir bölgelerini tanımak gerekir. Bu münasebetle biz de, bu kültür havzalarının kısaca coğrafi durumunu, Türklerle ilişkisini, buralardaki ilmî ve medenî durumu izah etmeye çalışacağız. VIII. yüzyılın ortasında gelişmekte olan İslam Medeniyeti iki merkezden neşet etmiştir. Bunlardan birisi Basra diğeri ise Mâverâünnehir’dir. Acaba bu bölgelerde kimler yaşamaktaydı? İlk ilmî hareketler kimler tarafından gerçekleştirildi? Türklerin medeniyete katkılarını ortaya koymak için bu soruların aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir.

Keywords


The period between 847 and 945 is accepted as the golden era of Medieval Islamic Civilization. We can state the reasons of this rise in civilization witnessed in Islamic world that the war affairs in Islamic realms gave place to intellectual activity period, and that the scientific works were translated into Arabic, and that Beytu’l Hikme, which was the centre of research formed from observatories where astronomical observations were carried out and from offices called “House of Wisdom”, where scientific research was done and books from various languages were translated, and caliphs of Abbasids dynasty displayed great interest to science and scholars. As Ibn Khaldun pointed out and emphasized with great importance, it is known that the leap and move that came into existence in the field of science and philosophy in Medieval Islamic realms was on a large scale the consequence of Eastern Islamic realms. When Eastern Islamic realms were mentioned, instantly, Khorassan, Transoxiana regions and towns such as Bukhara, Samarkand, Tashkent and Fergana representing the science centres in this region come to mind. In order that we can establish the Turks’ scientific status and their contributions to civilization, it is primarily necessary that we determine scientific status of Turks, and that we know the regions of Basra and Transoxiana which are the science centres in medieval age. For this reason, we will try to elucidate the geographical positions briefly, their relations with Turks, the scientific and civil state of these cultural areas. In the middle of VIII century, Islamic Civilization, which was flourishing, spread from here. If one of these is Basra the other is Transoxiana. I wonder who lived in these regions. Who were the first scientific movements realized by? In order that we can demonstrate Turks’ contributions to civilization, these questions should be enlightened.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 776
Number of downloads 372

Share

Journal of Turkish Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.