Yenisey yazıtları, Yenisey Irmağı boyunca, Kırgızlar tarafından dikildiği sanılan ve bugün toplam sayısı 250’ye yaklaşan yazıtlardır. Bu yazıtlardan Uybat III (E 32) Yazıtı ilk bulunan yazıt olduğu hâlde N. Yadrintsev tarafından 1889 yılında II. Doğu Türk Kağanlığı’ndan kalan yazıtlar bulununcaya kadar bu yazıtların kimlere ait olduğu ve alfabenin niteliği hakkında pek bir şey bilinmiyordu. Thomsen’in bu alfabedeki harfleri çözmesinden sonra çalışmalar, daha çok Moğolistan bölgesi üzerinde yoğunlaşmış, bu yazıtları okuma girişimleri de olmuştur. Bu anlamda özellikle W. Radloff, S. Ye. Malov ve H. N. Orkun’un adını anmak gerekir. Yenisey yazıtlarının tamamında herhangi bir tarih kaydı bulunmamaktadır. Belki de yazıtlarda kullanılacak kadar gelişmiş bir takvim sistemleri yoktu. Yazıtların neredeyse tamamının ortak özelliği tarihsel olaylardan çok, yazıt kahramanının yaptığı işlerden, neden öldüğünden söz edilip kahramanın ağzından aile bireylerine, yurda, göğe ve güneşe özlem anlatılmış olduğu için Türk dili uzmanlarının dışındaki araştırmacıların ilgisini pek çekmemiştir. Bu yazıda elimizde metni bulunan 170 civarındaki yazıt ayrıntısıyla incelenmiş ve yazıt metinlerinde tarih kaydını çağrıştırabilecek anlatımlar üzerinde yoğunlaşılmış ve en azından birkaçının hangi tarihte dikildiği belirlenmeye çalışılmıştır.
Yenisei inscriptions are inscriptions along the Yenisei River having a total number of 250 and thought to have been erected by the Kyrgyz. Among these inscriptions, although the first discovered one was Uybat III (E 32) Inscription, not much had been known about the characteristics of the alphabet and who they belonged to until the inscriptions remained from the Second East Turkic Khanate was found in 1889 by N. Yadrintsev. After the decipherment of the letters in this alphabet by Thomsen, researches mostly focused on the Mongolian area, and attempts were also made to read these inscriptions. In this sense, we should mention the names Radloff, S. Ye. Malov and H. N. Orkun. None of the Yenisei inscriptions bear a date. Maybe they did not have advanced calendar systems to be used in the inscriptions. The common characteristic of almost every inscription is that they mention, rather than historical events, what the hero of the inscription did, why he died, and longing for family members, homeland, sky and sun as told from his mouth; as a result, they did not caught the attention of researches apart from scientists on Turkish language. In this article, 170 inscriptions, whose texts are available, have been analyzed in detail, and our attention has been devoted to the narrations in the texts which might be dated. It has been attempted to determine at least when a few of the inscriptions were erected.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.