Cahit Sıtkı, şiirin dışında kalan her türlü işi, özgürlüğünü tehdit eden bir düşman gibi görerek, şiir yazmayı yaşamının merkezine yerleştirmiştir. Düşleri ve beklentileri realiteyle uyuşmayan şair, zaman zaman bunalıma düşmüş ve bu nedenle dışa karşı pasif; iç dünyasında ise çalkantılı bir ruh haline bürünmüştür. İçine düştüğü sıkıntılı ruh hali ve yaşam karşısındaki çekingenliği Cahit Sıtkı’nın aşk/sevgi’yi bir sığınak olarak algılamasında etkili olmuştur. Bu sığınma psikolojisiyle ilintili olarak da şairin aşk/sevgi nesnesi olan kadınlar kimi zaman bir kız kardeş ve anne gibi şefkatli, kimi zaman da uzaktan sevilen bir güzel gibi masumdurlar. Böylesine yüce değerlerle ruhunu sağaltan şair, aşk/sevgiyi duyumsadığı her an karamsarlıklarından sıyrılarak ışıklı ve aydınlık bir duygu seline kapılır. Öyle ki onun bu coşkusuna tabiat bile baharın getirdiği dirilişle birlikte eşlik eder. Şairin ilk şiirlerinden itibaren bir sığınak olarak gördüğü aşk/sevgi temi, eşi Cavidan Hanım’la tanışmasından itibaren durulur ki Cahit Sıtkı için sevgili, artık, ölümlü insani yanlarından sıyrılarak ‘melek’leşir. Cahit Sıtkı, hiç beklenmeyen bir zamandaki ölümüyle bu ‘melek’ sevgiliyi insanlığın soylu vicdanına armağan eder. Onun şiirleri okundukça insanoğlu, mutlak tükenişi karşısında sağlam bir dayanak bulacaktır.
Cahit Sıtkı puts the poetry writing into his life-center place while he excludes everything as an enemy that threat his freedom. Poet whose dreams and expectations are not concordant with reality falls down to depression time to time, so he is passive against the outside; inside, has an agitative soul. Depressive soul and timidity about life effects his perception of love as a shelter. Linked with this shelter position women are against an object of love seen as a tender sister or mother or a distant nice innocent figures. Poet who heals his soul with such high values, is seized of a lightened, vivid emotional flood when escapes from pessimism and feels the love. It is such an enthusiasm that even nature accompanies him with vitality. When Cahit Sıtkı meets with his wife (Mrs. Cavidan), his perception of love as a shelter calms down then lover, no longer, leaves from its mortal sides and becomes an “angel”. Cahit Sıtkı when his death that occurs at an unexpected time, gifts his “angel” lover to self conscious of humanity. While humanity reads his poems, they will find a strong support against the inescapable end.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.