Dil, bireysel anlamda kişinin düşüncesinin, sosyal anlamda ise toplumun ortaya koyduğu maddi ve manevi bütün kültür ögelerinin yansımasıdır. Yani dilin hem bireysel hem de toplumsal iki cephesi vardır. Bireyde veya toplumda gerçekleşen veya karşılık bulan her somut yahut soyut değerin dilde de bir karşılığı bulunur. Yaradılış mefhumu da bunlardan biridir ve her dilde o dilin konuşurları tarafından farklı farklı şekillerde adlandırılır. Bu farklı adlandırmalarda da evrenin ve evrenin merkezinde olan insanın yaradılışına toplumun bakışı yatar. Bu bağlamda yarat- “yaratmak, halk etmek” fiili Türkçenin en eski yazılı metinlerinden itibaren takip edebildiğimiz ve geçmişten bugüne Türkçenin bütün kollarında yaradılış mefhumunu ifade etmede kullanılan kelimelerin başında gelmektedir. Türkçenin etimoloji sözlüklerinde kelimenin yapısı ile ilgili olarak birbirinden farklı görüşler ortaya konulmuştur. Clauson yara- “yapmak veya bulmak, uygun olmak”tan, Gülensoy yar- “yarmak, bölmek”ten, Eyuboğlu yar “uçurum” kelimesinden hareketle bu fiili açıklamaya çalışmışlardır. Erdal ise fiilin yara-t- olarak gösterdiği morfolojisinin temelinde yatan yara-'ın “yararlı veya uygun olmak” anlamındaki fiil olamayacağını, zira bir şeyin yaratılmasının yararlı veya uygun olmakla semantik ilişkisinin bulunmadığını ifade etmiştir. Ancak yeni bir izah da yapmamıştır. Bu makalede öncelikle yarat- fiilinin Türkçenin tarihî ve çağdaş lehçelerindeki durumu ortaya konulacaktır. Fiilin kökeni hakkında yapılan etimoloji denemeleri üzerinde durulduktan sonra yarat-‘ın etimolojisi üzerine yeni görüşler ortaya konulacak ve fiilin *ya- “parlamak, ışık saçmak”tan geldiği ispatlanmaya çalışılacaktır. Bu yapılırken Türk mitolojisinden, destanlarından ve diğer kültürel ögelerden de yararlanılacaktır.
Language is the reflection of person’s thought and all cultural elements that public stated financially and emotionally. In other words there are two aspects of the language, both i
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.