Lisanü’l-gayb lakabıyla anılan Hafız’ın şiirleri olduça geniş bir coğrafyada geniş bir kitle tarafından sevilmiş, beğenilmiş ve ezberlenmişir. Farsça bilenlerin bu şiirleri daha iyi anlamaları için şerhler yazıldığı gibi Farsça bilmeyenler için de Türkçe şerhler yazılmıştır. Hafız Divanının tamamına Türkçe şerh yazan kişiler sınırlıdır. Bunlar Sürûrî, Şem’î, Sûdî ve Konevî’dir. Konevî’nin dışındakiler birbirine oldukça yakın bir zaman diliminde yaşamışlardır. Şem’î ile Sûdî birbirleriyle görüşmüşlerdir. Konevî bunlardan iki yüzyıl sonra yaşamıştır. Sürûrî, Şem’î ve Konevî şerhleri tasavvufî yorumların ön plana çıktığı şerhlerdir. Makalede bu şerhlerin içinde tasavvufî yorumlarındaki aşırılık ile eleştiri konusu olan Konevî şerhi hakkında bazı tanıtıcı bilgiler verdikten sonra onun metne verdiği anlamlar değişik açılardan sınıflandıracak ve bu anlamlar yer yer Gölpınarlı ve Sûdî’nin anlamlarıyla karşılaştırılacaktır.
Hafız whose nickname is lisanu’l-gayb has been beloved, approved and memorized by a large mass of people in a wide geographic area. Annotations were written in Persian for Persians and they were also written in Turkish for Turks who don’t not know Persian. The writers who wrote the annotations of whole Hafız Divan in Turkish are limited. The annotations are written by Sururî, Şem’î, Sûdî and Konevî. These authors except Konevî lived nearly in the same period. Şem’î and Sûdî met each other. Konevî lived two centuries later than above authors. The annotations of Sürûrî, Şem’î and Konevî drew attention especially in terms sufic interpretation. In this article some introductory information about Konevi’s annotation which was criticised because of its extreme sufic interpretation will be given. Then the meanings of the text that Konevi gave will be classified from different point of view and these meanings will be compared with the meanings that Sudi and Gölpınarlı gave.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.