Modernizm ve modernite kavramlarının temelinde Batı toplumunun Aydınlanma felsefesiyle ulaşmayı istediği toplumsal dönüşüm vardır. Batı toplumu, Aydınlanma (18.yüzyıl) ve ilerleme (19.yy) çağlarında bilimsel ve teknolojik gelişmelerle beraber yeni bir birey ve toplum düşünüşüne kavuşmuştur. B düşünüş biçimi özellikle 20.yüzyıl insanında yoğunlukla kendini hissettirmiş ve modernizm sonrası insanın sorunları estetiğin de başlıca teması olmaya başlamıştır. J.D.Salinger de II. Dünya Savaşı’nın hemen arkasından yazdığı bu romanında modernizmin eleştirisini yapar. Her türlü bilimsel gelişmeye, paraya kavuşan fakat sadeliği ve masumiyeti bozulan modern insanın yaşadığı bunalımı liseli bir genç olan Holden Cauldfield’ın gözünden aktarır. Salinger’a göre modern insan mutsuzdur. Bu mutsuzluğunun nedeni ise, moral değerlerini eğitim, bilim ve bilgiyle gelen yozlaşmış değerlere bırakması ve madde karşısında insanî özünü yitirmesidir. Bu yüzden, Holden Cauldfield toplumla uzlaşamaz, yabancılaşır ve acı çeker.
Modernism and modernity is comprised of social transformation which is desired by western society through enlightenment philosophy. Western society has gained a new i
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.