Selçuklular Sünnî İslâm dünyasının siyasî liderliğini üstlendikten sonra ona karşı oluşan siyasî, askerî ve fikrî bütün tehlikelere karşı kendilerini sorumlu hissetmişlerdir. Bu maksatla Nizâmiye medreselerini kurarak bu kurumları Sünnî düşüncenin öğretildiği merkezler haline getirmişlerdir. Bu kurumların yüksek ilmî seviyesi bütün İslâm dünyasından bir câzibe yaratmış ve değişik yerlerden gelen insanlar buralarda okuyup, sonrada bu misyonu memleketlerine taşımışlardır. Bu gayeyle Mağrib ve Endülüs’den gelen pek çok şahsın Nizâmiye medresesinde okudukları görülmüştür. Bunlardan biri olan İbn Tûmert, Mağrib’den gelerek Nizâmiye müderrisi Gazâlî’den okuyarak memleketine dönmüş ve “Murâbıtlar” iktidarını devirerek “Muvahhidûn” iktidarını kurmuştur. Böylece Nizâmiye’de öğrendiklerini hayata geçirerek, Berberîler arasındaki yanlış inançları ve putperestlik kalıntılarını temizlemiştir. Benzer şekilde Endülüs’den gelen âlimler Nizâmiye’de okuyarak ülkelerine dönüp, Endülüs’ün ilmen gelişmesini sağladıkları gibi, fikrî planda da pek çok değişimi gerçekleştirmişlerdir. Selçuklu dönemi âlimi Gazâlî, İbn Rüşt ve İbn Bâcce gibi Endülüslü filozofları etkilemenin yanında, Endülüs yoluyla Saint Tomas, David Hume ve Descartes gibi Avrupalı düşünürleri de etkileyerek fikirleriyle Aydınlanma çağına katlı sağlamıştır. Bütün bunlarda Selçuklu medreselerinin büyük rolü vardır.
Having Seljuks undertook the political leadership of Sunni Muslim world, they felt responsible for protecting it against all the political, military and ideological threats coming into existence. Therefore, they have founded the Nizamiye madrassas and turned them into centres where Sunni ideology was being taught. These institutions’ well-known academic success and their high quality of education have attracted
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.