Eski dünya diye tanımladığımız Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının birleşme coğrafyası içinde Akdeniz çanağı diye adlandırabileceğimiz bölge, yani bir anlamda Akdeniz’e kıyısı olan devletler yada yönetimler için “Eski Dünya” kıtalarının en önemli kara ve deniz bağlantı noktası olan Antik çağın Bizantion Kolonisi, Bizans Başkenti Constantinopolis ve Osmanlı Başkenti İstanbul’un dünya ticaret kentlerinin liste başına gücü ve stratejik konumu ile oturması kaçınılmazdı. Bölgenin coğrafi sınırları Haliç’in kuzey sahilinde Kasımpaşa, Kozludere (Antik çağda ismi Cibon) ile günümüz Tophane sırtları arasında İstanbul yarımadasının benzeri, yumuşak yükseltilerle (Beyoğlu-Taksim), Batıda Kasımpaşa, Doğuda Dolmabahçe’ye inen çok keskin olmayan vadilere sahip olduğunu, topografik koşulların Kuzey-Güney ekseninde yol aksına izin verdiğini, iklimin ve bitki örtüsünün Marmara bölgesi ile uyumlu, fakat su probleminin tarihi yarımadaya nazaran daha yoğun yaşandığını, Roma ve Bizans dönemlerinde inşa edilen sarnıçların büyük ölçüde sorunu çözdüğünü görmekteyiz.
A region from the brook of Kasımpaşa where is on the north of Haliç where is protected inner harbour of Istanbul to the Tophane in the Bosphorus is called as “Sykai” during the antiquity. “Sykai” has some similarities with historical peninsula. Natural sheltered harbour coastline Galata took the attention of the Italian merchants with its way to Boğaziçi and Marmara sea. It was inevitable for Galata to be important harbour city and trade center of the Mediterranean strategically. Galata becomes a colony of Genova in the XIV. century and its steep slopes is formed with narrow street staircases. Galata shows typical character of an Italian city with high and multi-story buildings constructed of stone and brick.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.