Stendhal’ın iki yüz yıla yakın bir zaman diliminde geçerliliğini yitirmeyen, ‘sokağa tutulan ayna’ olgusu, edebiyat hayat ilişkisinin ana damarını belirlemektedir. Modernist evrede ise bu roman tanımının ‘iç’e yönelmek biçiminde bir evrim geçirdiği görülür. Milletlerin edebî eserleri, kimliklerini oluşturan ‘ruh’un yanı sıra, toplum¬sal ve politik yaşamlarına ilişkin oldukça önemli göster¬geler içerir. Türk edebiyatı, Tanzimat döneminden itiba¬ren, kimi dönemlerde dozu artmak üzere, politika ile ya¬kın ilişki içinde olmuştur. Bundan dolayı, edebî çözüm¬lemelerde de dikkat çekecek denli bir sosyal ve politik okuma eğilimi göze çarpmaktadır. Tanzimat’ın birinci neslinden Cumhuriyet dönemine, üç askeri darbeden, toplumcu gerçekçi eğilimin tavrına ve Almanya’ya göç eden işçilerin yaşamına kadar, farklı türden politik içe-rikli birçok edebî eser yazılmıştır. Anılan dönemler Türk edebiyatının politika ile yoğun biçimde iç içe olduğunun göstergesi olarak belirtilebilir. Romandaki yansımaları belirgin bir biçimde gözle¬nen 12 Eylül askerî darbesi, Türk edebiyatında politik dozun arttığı son dönemlerden biridir. Adalet Ağa¬oğlu’nun Hayır’ı, Kaan Arslanoğlu’nun Devrimciler’i, Mehmet Eroğlu’nun Yüz: 1981’i, Ahmet Altan’ın Sudaki İz’i, ve Orhan Pamuk’un Sessiz Ev’i bu dönemi ideolojilere bağlanmaksızın yansıtan romanlardan birkaçıdır. Bu makalede, anılan örneklerden yola çıkılarak, söz konusu darbenin Türk romanındaki yansımaları, karşılaştırmalı ve analitik bir bakışla ele alınmaya çalışılmaktadır.
Stendhal’s “the mirror hold up to the street” fact, which’s valid more than two hundred years, defines the vein of literature and life. This definition of novel evolves to reflex innerworld in modernist period. Besides being the soul constitutive identity, literary work of nationalities demonstrates very important signs from social and politics way of life. Since administrative reforms Turkish literature has close contact to politics in some stages. Therefore, social and politics reading tendency can clearly be seen in literature analysis. From the first generation of administrative reforms to the republic period, many different kinds of literary works about the three military revolutions, collectivist realistic tendency manner and about worker’s life that migrate to Germany, has been written. These mentioned periods could be an indication to the fact that Turkish literature is within the politics. The reflection of 12th September military revolution seen clearly in novel is one of the periods in which the dose of politics in literature increased. Adalet Ağaoğlu’s Hayır… (No…), Kaan Arslanoğlu’s Devrimciler (Revolutionaries), Mehmet Eroğlu’s Yüz: 1981 (Face: 1981), Ahmet Altan’s Sudaki İz (Trace in Water), Orhan Pamuk’s Sessiz Ev (Silent House) are among the few novels that reflect this period without engaging it to the ideologies. This article is an attempt for contrastively and analytically evaluation of the 12th September revolution’s reflections on Turkish Literature using above mentioned examples.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.