Aşırı sözler içeren, meczupların sözlerine benzeyen, görünüşte saçma fakat şerhi hâlinde anlamlı olduğu anlaşılan; Allah’la tekellüfsüz, şakalı bir eda ile konuşur gibi yazılan manzumelere şathiye denir. Edebiyatımızda en eski örneği Mevlânâ’ya izafe edilen şathiye, başta Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal olmak üzere pek çok şair tarafından kaleme alınmıştır. Bu makalenin konusu XVIII. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden Fahrî Ahmed ve onun şathiye şerhidir. Fahrî tarafından şerh edilen Mütfü Babaya ait şathiye; akla aykırı, saçma görünen ve dinleyeni güldürüp düşündüren şathiyeler sınıfına girer. Mütfü Babanın şathiyesi Yunus Emre’nin ve Kaygusuz Abdal’ın şathiyelerini andırmaktadır. Fahrî’nin de bu şathiyeye naziresi bulunmaktadır.
Shathiya comes from an Arabic word shath means outrance, excess and beyond measure. It is also a soufi term and is spoken whilst the ecstatic is in a state of spiritual intoxication. To the outsider his utterance may appear to contradict the sacred law to be pretentious, thoughtless and verging on shirk. Shathiya is one of Turkish literary terms used for some poems which were written by soufi poets like Mawlana Jalal al-din, Yunus Amra and Qaygusuz Abdal. It contains ecstatic utterances and is a type of literary and also its commentaries costitutes an other type in Turkish literature. When someone reads these poems he must think that all are funny, foolish and rubbish, but they includes vairous senses from soufi terminology. Mufti Baba’s shathiyya is one of them which was commented by Fakhri Ahmad (d. 1799) who also wrote an imatating poem.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.