Klâsik dönem Türk edebiyatında, önemli sayılan Arapça ve Farsça çeşitli eserlere tercüme ve şerhler kaleme alınmıştır. Yûsuf bin Ebu Bekr Es-Sekkâkî (Ölm. 1299) tarafından kaleme alınmış olan Miftâh’ul-Ulûm’un üçüncü bölümünde belâgat ilmi ilk kez bugün de kabul edilen “meânî, beyân, bedî” ana başlıklarına ayrılmıştır. Ancak eserin dili bir hayli girift olduğu için anlaşılması zor olmuş, bunun üzerine Kazvînî diye meşhur Celâleddin bin Abdurrahman Hatîb-i Dımışk tarafından bu üçüncü bölüm ‘Telhis´ü’l-Miftah fì’l-Me'anì ve’l-Beyän’ adı ile telhis edilmiş, yani kısaltılmıştır. Altıparmak Mehmed Efendi de bu eseri “Şerh-i Telhis-i Miftah" adı altında şerh etmiştir. Bu yazı çerçevesinde Altıparmak Mehmer Efendi’nin eserinde kullandığı şerh metodu hakkında bazı açıklamalarda bulunulacaktır.
In Classical Turkish Literature, some of important Arabic and Persian books were translated to Turkish and commentaries were written for them. In Miftâh’ul-Ulûm, which was written by Yûsuf bin Ebu Bekr Es-Sekkâkî (died in 1299), belâgat (rhetorique) was classified to three parts, which are accepted today, called “meânî, beyân, bedî”. But this book’s language is very difficult to understand so Celâleddin bin Abdurrahman Hatîb-i Dımışk, who is well known with the name of Kazvînî, third part of the book was summarized called ‘Telhis´ü’l-Miftah fì’l-Me'anì ve’l-Beyan’. And Altıparmak Mehmed Efendi wrote a commentary for Kazvînî’s book. In this study we try to give some information about the commentary method of Altıparmak Mehmed Efendi’s book.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.