Dünyanın gelmiş-geçmiş en büyük fatihlerinin başında yer alan ve o zamanki dünyanın yarısından fazlasına çok kısa bir sürede sahip olan Çingiz Han’ı büyük kılan husus, bize göre emrindeki komutanları ve örnek seçtiği Türk devlet teşkilatıdır. Çingiz Han, Türk-Mogol Kaganlığının başına geçtikten sonra, ilk iş olarak zapt etmiş olduğu Türkistan coğrafyasındaki bölgelerin idaresiyle ilgilendi. O, ister-istemez kendinden önceki bir devletin kurumlarını almak zorundaydı. Çingiz’in de önünde en mükemmel şekliyle Türk devlet sistemi bulunuyordu. Komutanlarından üçte-ikisi ve idare ettiği halkın % 90’ı Türk olan bu gözü-pek devlet adamı, ortaya koyduğu siyasi teşekkülün yönetiminde Uygur ve Türk-Tatar menşeili danışmanlara yer vermekle beraber, çocuklarının ve torunlarının eğitimini de onlara havale etmiştir ki, bu suretle Mogol toplumuna başta Türk yazısı ve yüksek Türk kültürü egemen olmuştur.
For us the greatness of Çingiz Han, who holds the supreme lead among the conquerors of the world history and who conquered more than half of the world known at the time, resides in capacity to appoint the generals in the command and the Turkish State organization which he took as his motive. Çingiz Han, right after his assuming power in the Turkish-Mongol Khanate indulged in the administration of the lands he seized in the Turkestan geography. He was compelled to take over the foundations of the state that preceded him. Çingiz had the magnificent example of a Turkish State before him. As a courageous statesman, two-thirds of his commanders and 90 percent of his state were Turkish, he employed Uygur and Turk-Tatar origin advisors in his newly founded political system. He furthermore relied on them for the education of his children and grandchildren; thus, enabled the high Turkish language and culture dominate the Mongolian society.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.
