1939-1945 yılları arasında gerçekleşen İkinci Dünya Savaşı, başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaratmıştır. Bu yıkımı korkuyla izleyen pek çok tarafsız devlet gibi Türkiye de savaşa dahil olmamak için diplomatik manevralar yaparak kendisini güvende tutmaya uğraşmıştır. Öte yandan savaşın acıları yanı başına geldiğinde Türkiye kayıtsız kalamamış ve işgal altındaki Yunanistan’a yönelik yardımlarda bulunmuştur. Bu yardımların önde gelenlerinden birisi de Ege Denizi’ndeki adalardan Anadolu kıyılarına kaçan Yunan mültecilerin kabulüdür. Bu süreçte gerek askeri personel gerekse sivil olmak üzere pek çok Yunan mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, bu mültecilere yönelik uygulamalar gerçekleştirmiştir. Bu çalışmada Türkiye’nin iç hukuka göre mülteci tanımı, bu bağlamda sivil Yunan mültecilere yönelik uygulamaları ve bu döneme ait çalışmalar, doküman analizi metoduyla incelenerek ele alınmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yunanistan’dan Türkiye’ye Ege Denizi üzerinden gelen mültecilerin hukuki statüleri bu statülerin uluslararası örneklerle karşılaştırılması ve bu statülere göre mültecilere yönelik yapılan uygulamalar incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda bahsi geçen dönemde Türkiye’nin iç hukuktaki mültecilere yönelik uygulamalarının yine bahsi geçen dönemdeki uluslararası hukuktaki mülteci tanımına ve uygulamalarına uygunluğu tespit edilmiş ve Türkiye’nin, imzacısı olmamasına rağmen uluslararası mülteci sözleşmelerine uygun bir iç hukuk yolu oluşturduğu görülmüştür. Yunanistan’ın ise geçmişte yaşadığı felaketleri ve Yunan toplumunun düştüğü mülteci konumunu unuttuğu, Ege Denizi’nde mültecileri ölüme terk eden tavrından dolayı anlaşılmaktadır.
The Second World War, which took place between 1939 and 1945, created unprecedented destruction in various parts of the world, especially in Europe. Like many neutral states that watched this destruction with fear, Turkey tried to keep itself safe by making diplomatic maneuvers to avoid being involved in the war. On the other hand, Turkey could not remain indifferent when the pains of war came to her side and provided aid to occupied Greece. One of the foremost of these aids is the Greek refugees who fled from the islands in the Aegean Sea to the Anatolian shores. In this process, Turkey, which hosted many Greek refugees, both military personnel and civilians, carried out practices for these refugees. In this study, Turkey's definition of a refugee according to domestic law, its practices towards civilian Greek refugees in this context, and the studies of this period are examined by document analysis method. During the Second World War, the legal status of refugees who came to Turkey from Greece via the Aegean Sea, the comparison of these statuses with international examples, and the practices made for refugees according to these statuses were examined. As a result of the examinations, it has been determined that Turkey's practices regarding refugees in domestic law in the mentioned period comply with the definition and practices of refugees in international law in the aforementioned period, and it has been observed that Turkey, although not a signatory, has created a domestic remedy in accordance with international refugee conventions. It is understood that Greece, on the other hand, forgot the disasters it experienced in the past and the refugee status of the Greek society, because of its attitude that left refugees to die in the Aegean Sea.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.