Deniz sınırları üzerindeki egemenlik iddiaları ve beraberindeki hidrokarbon faaliyetleri Akdeniz’in kritik merkez halini olmasını sağlamıştır. Akdeniz dünya okyanuslarının sadece yüzde 0.7’sini oluşturmaktadır. Akdeniz, Asya, Avrupa, Affika kıtaları arası geçiş bölgesi olduğu gibi, Hindistan, Kızıldeniz ve Atlantik Okyanusunun beşiğinde olan bölgedir. Türkiye’nin Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını görmezden gelme diplomasisi esasen Türkiye üzerinde baskı ve zorlama tekniklerinin bir parçaısıdır. Zira dünyada deniz alanlarının ülke geleceği ve gücüne etkisi tartışılmazdır. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’de, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek yanlı hidrokarbon faaliyetleri ve bu faaliyet alanlarının deniz sınırı iddiaları, uluslararası hukuk açısından birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira bu bir uyuşmazlık meselesidir. İfade etmek gerekirse, deniz hukuku ihtilaflarında hidrokarbon çalışmaları, deniz sınırı belirlenmesindeki etkisi hassas bir tartışma konusudur. Güney Kıbrıs’ın sözde deniz sınır iddiaları, Kıbrıs meselesi çözümlenmeden ve iç hukukunda deniz hukuku sınırlandırma ilkelerinin keyfi tanımlanması münasebetiyle aşırı deniz alanları iddialarından kaynaklanmaktadır. GKRY, sınırlandırma hususunda kendi iç hukukunu, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ve ilgili içtihat hukukuna aykırı şekilde dizayn etmiştir. Bu çerçevede, çalışma, GKRY’nin ilgili taleplerinin uluslararası hukuk nezdinde geçerliliği bulunmadığını, bizzat durumu kötüleştirici adımları ile uluslararası sorumluluğu doğuracak eylemlerde bulundukları belirtilmektedir. Çalışmanın öz itibarıyla vardığı sonuç, GKRY’nin deniz hukukunun doğasına aykırı şekilde iç mevzuatlarını 301. Maddenin dışında oluşturmuş olduğu vurgulanmakta ve ilgili politikalarının 74(3) ve 83(3) maddelerinde belirtilen fıkralar doğrultusunda uluslararası sorumluluğa imkân oluşturmasına dairdir.
The claims of sovereignty over the sea borders and the accompanying hydrocarbon activities made the Mediterranean a critical center. The Mediterranean accounts for only 0.7 percent of the world's oceans. It is the transit zone between the Mediterranean, Asia, Europe and Africa continents, as well as the cradle of India, the Red Sea and the Atlantic Ocean.The diplomacy which ignores the Turkey's maritime jurisdiction areas in the Mediterranean, it is essentially a part of pressure and coercion techniques over Turkey. Because the effect of sea areas on the future and power of the country is indisputable. Therefore, the unilateral hydrocarbon activities of Southern Cyprus Administration (GCA) in the Eastern Mediterranean and their maritime claims must be evaluated together in international law. To put it simply, the impact of hydrocarbon studies on maritime boundary is another matter of discussion. The so-called maritime border claims of GCA arise entirely from requests for excessive maritime areas because the Cyprus issue has not been resolved and the arbitrary definition of the maritime delimitation defined in its domestic law. Furthermore, the GCA domestic law was designed in violation of the United Nations Convention on the Law of the Sea and the relevant case law. In this context, it is stated that the relevant demands of the GCA are not valid under international law, and that they have taken actions to worsen the situation and international responsibility. The conclusion of the study, in essence, has established the internal legislation of the GCA contrary to the nature of the law of the sea outside Article 301, and it has been possible to put forward international responsibility in line with the paragraphs specified in Articles 74 (3) and 83 (3).paragraphs specified in Articles 74 (3) and 83 (3).
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.