Yirmi yıldır dijital mecralarda dolaşan ve bu zamana dek varlığını belli etmeyen çerezler (Cookies), kişisel verilerin korunmasıyla ilgili toplumda ciddi şüphe uyandırmaya başlamıştır. Bu izleme teknolojilerin eşliğinde gelişen İnternet haberciliği kullanıcılarının bulundukları dijital dönüşüm içinde bir ulusötesi mahremiyet anlayışına sığınarak, sınırları ortaya koyan yeni bir güvenlik modeli arayışında olmaktadırlar. Bu çalışmada dijital izleme teknolojilerinin (Cookies) Türk, Romen ve Rus İnternet haberciliğinde kullanımının analizi yapılmaktadır. Bununla birlikte, dijital izleme teknolojilerin, dijital güvenlik politikasının başat bir öğesi olarak kullanılabilecek düzeyde mahremiyet anlayışının yeniden değerlendirmesinin ardında yatan unsurların, İnternet kullanıcıların self-determination hakkının ne ölçüde savunulduğu ortaya koyan bir mülakat örneğiyle - “Bumerang Etkisi Yaratan Çerezler” - birlikte incelenmesi çalışmanın somut çerçevesini oluşturmaktadır. Çalışmada kulanılan literatür ve kavram taraması, nicel ve nitel araştırma yöntemleri İnternet haberciliği-dijital izleme teknolojileri etkileşiminde bulunan dijital mahremiyet kavramının kültürlerarası karşılaştırmalı bir değerlendirme yapmamızı mümkün kılmıştır. Araştırma sonucunda, İnternet haber sitelerinin sahipleri, İnternet kullanıcılarının bireysel mahremiyet korumaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla, tüketici talebinin kısmen kabul ettiği bulunmuştur. Bu çalışmada incelenen Türk haber sitelerinin yarısı çerezlerin kullanımına ilişkin tam bilgi paylaşmazken, Romen dijital haberciliğinde gizlilik ve çerez politikaları önemli bir yer aldığı tespit edilmiştir. Rus haber sitelerinin çoğu ise, gizlilik politikalarını sadece kayıtlı olan kullanıcılarla paylaşmaktadırlar. Çalışma sonucunda elde edilen verilere dayanarak, Türk, Romen ve Rus İnternet kullanıcıların self-determination hakkına sahip oldukları kadar bu politikalardan yararlandıkları ortaya konulmuştur. Self-determination hakkını açıklayan özerklik, yeterlik ve bağlılık ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması Romenlerde görülmekteyken, Türklerde “tatmin edici biçimde”, Ruslarda ise bu ihtiyaçların karşılamasında yetersizliklerin gözlendiği bir durum olarak nitelendirilebilmektedir.

Cookies which exist in digital media for twenty years and have not yet revealed their existence, have begun to raise serious doubt in the community regarding the protection of personal data. This is a search for a new security model that sets borders out by expecting transnational privacy concept within the digital transformation of Internet journalism users accompanied by these monitoring technologies. In this study, the use of digital monitoring technologies (Cookies) in Turkish, Romanian and Russian Internet journalism is analyzed. However, the underlying factors behind the reassessment of the level of privacy that digital monitoring technologies can use as a principal element of digital security policy constitute the concrete frame of study with an example of a survey that demonstrates the extent to which Internet users are advocated for self-determination together with evaluation of “Cookies Create Boomerang Effect”. The literature and concept review used in the study, quantitative and qualitative research methods have made it possible to conduct an intercultural comparative evaluation of the concept of digital privacy, which interacts with internet journalism-digital monitoring technologies. As a result of the research, it has been found that the owners of the internet news sites partially accept the consumer demand, provided that the internet users reserve the right to protect their individual privacy. While half of the Turkish news sites examined in this study do not share complete information about the use of cookies, it has been determined that privacy and cookie policies are important in Romanian digital journalism. Most Russian news sites only share their privacy policies with registered users. Based on the data obtained as a result of the study, it has been revealed that Turkish, Romanian and Russian Internet users benefit from these policies as much as they have the right to self-determination. While meeting the needs of autonomy, competence and commitment, which explains the right to self-determination, is seen in Romanians, it can be described as “satisfactory” in Turks and in Russian, it is a situation where inadequacies are met in meeting these needs.