Belirli bir çevre içerisinde yaşayan bireyin varoluşunu sağlayan değerler sistemi kendini ait hissettiği toplumla bütünlük arz etmektedir. Bireyin varoluşu ve kendini gerçekleştirmesi sadece fiziksel varlığının farkındalığından daha derin bir anlam taşımaktadır. Bunun sebebi var olmanın değerler üzerine kurulu bir medeniyeti gerektirmesidir. Medeniyetin ortaya çıkması da ancak kendisini tanımlayabileceği felsefî bir bilincin ortaya çıkmasıyla gerçekleşebilmektedir. Bizlerin de içinde yer aldığımız İslam Medeniyeti, İslamiyet’in ilk olarak ortaya çıktığı dönemden itibaren fetihler yoluyla diğer medeniyetlerle karşılaşarak kültür ve düşünce alışverişini gerçekleştirmiştir. Abbasiler döneminde hız kazanan tercüme faaliyeti neticesinde, Batı’dan ve Doğu’dan birçok düşünce hareketi, İslam felsefe ve düşün hayatını şekillendirmek üzere medeniyetin bünyesine dahil edilmiştir. İslam medeniyetinin yükseliş döneminde önemli eserler ortaya çıkartılarak, Ortaçağ Batı felsefesi ve düşünce yapısının şekillenmesini etkilemiştir. İçinde yaşadığımız dönemde ise felsefe kavramı Antik Yunan felsefesi ile Aydınlanma sonrası Batı felsefesi ve kuramcıları ile anlam kazandığı görülmektedir. Ancak bu anlayış bizleri, “Doğulu söylemine inandırılmış olan toplumların, içinde yaşadığı evrenin düşün ve felsefe dünyasına etkisi ve katkısı olmamış mıdır? Bu konuya bağımlı olarak, İslami düşünce ortaya çıktığı zamandan günümüze düşün hayatında ve dünya medeniyetinde hep geri planda hareket ederek öncüyle mücadele veren bir artçı konumunda, aklı geri plana atan bir metafizik yaklaşım mı göstermiştir?” sorularını düşünmeye sevk etmektedir. Bu sorular kapsamında yapılan çalışmanın amacı, yukarıda belirtilen sorulara cevap bulmak için Doğu’nun Müslüman felsefi geçmişine kısa bir bakış yaparak, İslam felsefesinin temellerine kısa bir girizgah sağlamaktır.
The system of values, which ensures the existence of the individual living in a certain environment, is integral with the society to which he feels. The existence and self-realization of the individual has a different meaning than the awareness of his physical existence only. The reason for this is that existence requires a civilization based on values. The emergence of civilization can only occur with the emergence of a philosophical consciousness that it can define itself. The Islamic civilization, of which we are also involved, has exchanged culture and thought by conquering other civilizations through conquests since the period when Islam first appeared. As a result of the translation activity that gained momentum during the Abbasid period, many thought movements from the West and the East were included in the body of civilization to shape Islamic philosophy and thought life. During the rise of Islamic civilization, important works were created and influenced the medieval western philosophy and shaping of the mindset. It is seen that the philosophy concept that we live in has gained meaning with the philosophy of Ancient Greece and Western philosophy and theorists after the Enlightenment. However, this understanding us, “Did the societies believed in their Eastern discourse have any influence and contribution to the world of thought and philosophy in the universe they live in? Depending on this issue, has the Islamic mind showed a metaphysical approach, which has always been a backstage in the life and world civilization, which has been struggling with the pioneer, from the time when it emerged?” He dispatches his questions to think. The purpose of this study is to provide a brief overview of the foundations of Islamic philosophy by giving a brief overview of the Muslim philosophical past of the East in order to find answers to the above-mentioned questions.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.