Çoksesli müzikle Tanzimat döneminde tanışan Osmanlı müzisyenleri, öğrenilecek olan bu yeni müzik türüne oldukça uzak bir kültüre mensup olduklarından, çoksesli müziğin ayırt edici niteliklerini ve bu nitelikler üzerinde yükselen terminolojisini anlayıp Türkçeye aktarmakta çok başarılı olamamışlardır. Ne var ki aslen son derece doğal olan bu durum, söz konusu terimlerin Batı dillerindeki orijinallerinde karşılaşılan tutarsızlıkların yanı sıra, Türkçede özleşme çalışmalarının da etkisiyle aradan geçen yıllara rağmen olumsuz yönde gelişerek içinden çıkılmaz bir hâl almıştır. Bu tarihten sonra ise terim çevirme ve türetme çabaları, bireysel yaklaşımlarla sınırlı kalmış, merkezî bir yönlendirmeden mahrum kalan bu yaklaşımlar ise meslek terimciliğimizde ortak bir dil oluşturulmasına yetmemiştir. Bu çalışmada önce, atonal, çeken, uyum, eksik ve müzikbilim terimleri eleştirel bir okumaya tabi tutulmuş ve hem Batı dillerinde hem de Türkçede müzik terimlerinin tutarsızlıklarına işaret edilmiştir. Ardından çalgı, çoksesli, aria ve arya terimleri incelenerek, Türkçenin yapısından kaynaklanan bazı özel durumların altı çizilmiştir. Bundan sonraysa çoksesli müzik terimciliğimizin etkileşimden yoksun kaldığı klasik Türk musıkisinin ıstılahlarından karar ile perde üzerinde durularak, disiplinlerarası bir temasın neyi ifade edebileceği sorusu sorulmuştur. Ve nihayet, çekmek, koşmak, yaslanmak, oturmak gibi prova terimleriyle, beyaz ses ve kemikli ses gibi şan terimleri üzerinde durularak bu tür terimlerin sözlüklerde yer alması gerektiği belirtilmiştir. Günümüz dünyası, post-moderniteyi bile geride bırakmış bir serbest pazar, iletişim ve ulaşım dünyasıdır. İçinde bulunduğumuz çağ; bütün kültürlerin, dillerin ve sanat dallarının çok hızlı bir etkileşim içinde olduğu ve çok çabuk tüketilen eklektik ürünlerden oluşan bir piyasanın herkesi domine ettiği bir çağdır. Bu koşullar altında millî karakterde ve etkili bir Türkçe çoksesli müzik terminolojisi ortaya koymak zor görünse de örneğin çoksesli müzikte Türkiye’den daha ileride olan Almanya’nın bu konuda sergilediği tablo, bunun imkansız olmadığını ortaya koymaktadır. Bu hedefe giden yol, günümüzde yetenekli ve çalışkan müzikologlarımızın gerçekleştirecekleri çalışmalardan ve işbirliğinden geçmektedir.
Ottoman musicians who met with polyphonic music in Tanzimat era were not very successful in understanding the distinguishing qualities of polyphonic music, its terminology reflecting these qualities and transferring it to the Turkish language. However, this situation had been impasse by proceeding negatively in conjunction with inconsistencies encountered in the origins of the Western languages as well as Turkish language purification studies. After this date, the attempts to derivation of terms remain limited to individual approaches and these approaches have been inadequate for creating a common language. In this study, first the terms atonal, çeken, uyum, eksik and müzikbilim were subjected to critical reading and inconsistencies in Western and Turkish languages were pointed out. Then, some special situations of Turkish languages were underlined by examining çalgı, çoksesli, aria and arya terms. After that, the terms karar and perde which are belong to Turkish music, deprived of interaction of polyphonic musical terminology, were emphasized and it was asked about what could be expressed by interdisciplinary communication. And finally, by putting emphasis on rehearsal terms çekmek, koşmak, yaslanmak, oturmak and singing terminology such as beyaz and kemikli ses, it has been noted that those terminologies are needed to be added to dictionaries. Today’s world is a world of the free market, communication world that has left behind even post-modernity. The period we are in; it is an era in which all cultures and languages are interacting very quickly and a market formed by eclectic products consumed very quickly dominate everyone. Under these conditions, producing an effective Turkish polyphonic music terminology may seem difficult, however scene of Germany which is further than Turkey in terms of polyphonic music shows that it’s not impossible. The way to this goal is through works of our musicologist and cooperation that they can be involved.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.