Sinema ve Kimlik İnşası: Milli Sinema Örneği

Author:

Number of pages:
3591-3604
Language:
Türkçe
Year-Number:
2019-Volume 14 Issue 6

Görsel sanatlar içerisinde günümüz toplumlarını en çok etkileyen sanatların başında hiç şüphesiz sinema gelmektedir. Sinema, ilerleyen teknolojik aletler sayesinde güçlendirilmiş görsellikler ve gerçek üstü efektlerle izleyicileri kendi yaşadıkları evrenin dışarısına taşıyarak ona yeni bir dünyanın kapılarını açmaktadır. Her ne kadar sinema eğlence sektörü için büyük ekonomik döngüler yaratan profesyonel bir iş alanı olarak görülebilirse de bu yön sinemanın sadece bir tek yönünü göstermektedir. Gerek izleyicilerden toplanan hasılatlarla gerekse yapım aşamasında harcanan büyük paralarla sinema elbette gelişmiş endüstrinin önemli bir parçasıdır. Ancak sinemaya sadece ekonomik girdi ve çıktılar kapsamında değerlendirmek sadece resmin bir kısmını görmektir. Çünkü sinema kültürel yaşamın birçok evresini etkileyen hatta kimi zaman ise şekillendiren toplumsal bir işlevi olan da bir olgudur. Görüntü, konuşma, ses, müzik ve yazı gibi birbirleri ile ilgili iletişim tekniklerini kullanan sinema bütün bu teknikleri kullanan bir anlatım aracına dönüşür ve toplumsal hayatı etkiler. Bu anlamda sinema kimi zaman sadece sanatsal bir üretim olmanın dışında politik, siyasi ve dini fikirlerin yayılmasında/kitleselleştirilmesinde araç olarak kullanılmıştır. Sinemanın bu şekilde kullanımına sadece ülkemizde değil başta Amerikan sineması olmak üzere tüm sinema endüstrisinde rastlanılmaktadır. Ülkemizde de 1970’li yıllarda sinemanın sadece bir sanat dalı olmadığını, sinemanın toplumsal ve ahlaki konular da beyaz perdeye aktarması gerektiğini yüksek sesle dile getiren ana akımlar olmuştur. Yeşilçam sinemasına paralel bir evrende gerek Milli Sinema gerekse Ulusal Sinema böyle bir çaba ve arayışın ürünü olarak değerlendirilebilir. Biz bu çalışmamızda genel bir sinema tarihi ve teorileri üzerinden Milli Sinemayı okumaya çalışacağız. Milli Sinemanın sembol yönetmeni Yücel Çakmaklı’nın 1970’te beyaz perdeye yansıttığı “Birleşen Yollar” isimli sinema filmi üzerinden bir değerlendirmede bulunacağız.

Keywords


Among the visual arts, cinema is undoubtedly one of the most influential arts in today's society. With the help of advancing technological tools, the cinema opens the doors to a new world by taking the viewers out of the universe they live in. Although cinema can be seen as a professional business area that creates great economic cycles for the entertainment industry, this direction shows only one aspect of cinema. Cinema is an important part of the developed industry, both with the proceeds collected from the audience and the large amounts of money spent in the construction phase. However, considering only the economic inputs and outputs to the cinema is to see only a part of the picture. Because cinema is a phenomenon with a social function that affects many stages of cultural life and sometimes shapes it. Cinema, which uses related communication techniques such as images, speech, sound, music and writing, becomes a narrative tool that uses all these techniques and affects social life. In this sense, cinema is sometimes used not only as an artistic production but also as a means of spreading / massizing political, political and religious ideas. In our country, in the 1970s, there were main currents that voiced loudly that cinema was not only a branch of art, but that cinema should also convey social and moral issues to the big screen. In this study, we will try to read National Cinema through a general history and theories of cinema. We will make an evaluation based on the film titled Birleşen Yollar (Reflected Roads), which Yücel Çakmaklı, the symbol director of National Cinema, reflected on the big screen in 1970.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 771
Number of downloads 591

Share

Turkish Studies-Social Sciences
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.