Sami Paşazade Sezai (1860-1936) tarihsel süreç olarak Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine tanık olmuş önemli bir yazarımızdır. Sezai, ürettiği gerçekçi kısa öyküleriyle dönemin Batı edebiyatı tarzına yakın duruşuyla tanınmıştır. Kısa öykülerinde toplumsal günlük yaşama ait önemsenmese de insanları yaralayabilen, küçük sayılan sorunlara odaklanmıştır. Kediler (Cats, 1892) başlıklı kısa öyküsü de, insanın özel (mahrem) yaşamında sergilediği duruş fonunda, insan-hayvan ilişkisini, özellikle de insan – kedi ilişkisini irdelemektedir. Bu çalışmanın amacı çevre etiği alanında gelinen son noktayı ve çevre ile ilişkilerde geliştirilen davranış biçimlerini ortaya koyarak dünya üzerindeki yaşama ilişkin net ve açık bir bakış açısı oluşturulmasında ekoeleştiriye katkıda bulunabilmektir. Şu anda geçerli olan etik kodlar insanın Doğaya ve kendisi dışındaki tüm varlıklara karşı tavrını nasıl yönlendirmektedirler? İnsanın öteki varlıklar karşısındaki üstünlük kompleksi ve egosundan vazgeçmesini sağlayabilecek bir etik kod düzenlenebilmesi geçekten insan yaşamının en temel ve en zorlu sorunudur ve postmodern etik yaklaşımın temel eleştirisi de modernizmin büyük bir yaşam projesi olmasına karşın tıkandığı noktalarda etik kodların eleştirisinden yola çıkmaktadır. Doğanın gücü ve anlamı konusunda, fiziksel ve ruhsal düzeyde insanın büyük bir önyargısı vardır. Doğaya, kültür karşısında konumlandırılarak hiyerarşik bir şekilde bölünme ve ikili karşıtlık ilişkisi içinde ötekileştirilme atfedilmektedir. Hatta, bu bölünme ve hiyerarşik düzen yalnızca Doğa ve kültür ikilisine atfedilmeyerek tüm sosyo-ekonomik düzenin oluşturulmasında temel alınarak gezegendeki tüm canlı türlerinin belli öncelikler, ayrımlar ve sıralamalara göre sınıflandırılmaları şeklinde uygulanmaktadır. Bu bağlamda, Doğa, insan için, ancak parçalanmış, altüst olmuş, marjinal kültürel-sosyal yaşamın bir uzantısı olabilmektedir. Bu yüzden, insanın zihninde, sosyal yaşama ait tehdit oluşturan ögeler, Doğada, canavar benzeri hayvanlar, içinden çıkış yolu bulunamayan karanlık ormanlar, insan eti yiyen dev bitkiler kılığında, yani, Doğanın vahşice enerjilerini özetleyen tek sözcükle “şiddet” şeklinde imgelere dönüşmüştür. Bu çalışma, insanın insan-dışı varlıklarla ilişkisini, her bir canlı türünün, kendi özgün varlığını sürdürebilmesi için uygun koşullara sahip alanlarda yaşayabilmesine zemin hazırlayacak şekilde yeniden düzenleyebilmesinin yollarını sorgulamakta ve bu temel sorun üzerine düşünceleri incelemektedir.
Sami Paşazade Sezai, was an Ottoman author (1860 – 1936) who experienced the historical course of both the Ottoman and the Republican order. Sezai was considered to have attributed to the Western thought by his realistic short fiction that focused on usually ignored but bitter slight matters of social relations. His short story, Kediler (Cats - 1892), is one of his black-humour stories displaying man’s stance in private life and man’s relation to animals, especially to cats. What is aimed in this study is to discuss the recent orientations of environmental ethics, to add more to ecocriticism for establishing a clearly explicated base and view of life on earth. How do the current ethical codes manipulate man’s attitude towards Nature, and the non-human? A really challenging task, it is, for man, to manage to organize an ethical code to structure human’s renunciation of egoism and superiority complex and the ethical codes are at the base of the Postmodern approach, as a principle of criticism, interfering at those points where the Modernist Project comes to a deadlock. Man is prejudiced regarding Nature’s meaning and power in the physical and spiritual sense. Nature has been subjected to a hierarchical dichotomy as opposed to culture. Moreover, the whole social-economical system has been established as based on those hierarchies which prioritises, discriminates and ranks all species and living entities on this planet. In this sense, Nature is considered by man, as an extension of the fragmented, subverted and marginalized cultural and social life. Thus, in man’s mentality, those threats of the social life are disguised in forms of monstrous animals, dark forests with no way out, giant plants eating human flesh, simply, violence, to be depicted as Nature’s wild energies. This study probes the ways of reorganizing man’s relationship with the non-human, allowing every single living-entity suitable conditions according to its unique existence, in its domain of living.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.