İnsanoğlu, sanat yapıtı üretiminde ister modern olsun ister ilkel, bir tür düşünce sistemi içerisinde dünyayı benzerlikleriyle veya zıtlıklarıyla karşılaştırma ya da yansıtma güdülerinde temellendirmeye çalışmıştır. Mitleri karşıtlıklar üzerinden düzenleyebilmek, kültürel olayların tümünde görsel bir nesnenin varlığına ve onun yaratıcısının hayal gücünden ibaret olmayıp tabiat ve kültür arasında bir model oluşturma çabasıyla bağlantılı görülür. Eylem ve üretmedeki durum, tabiatla özdeşlik kuran öznenin ürünlerini karakterize eder. Kurucu olan özne, biçimin zuhuratını onunla ilişki kurması ile duyular aleminden bilinç haline geçişini izler. İnsanın kendini hayvanlarla özdeşleştirmesi, tabiatın bir parçası olması, dolayısıyla toplumun öğesi olma durumu objeyi göreliliğinden kurtarmasının sonucudur. Diyalektik düşünce yapısı, mesajın iletilmesinde benzerlikler gösterebilir. Anlamı kendi içinde değil, zaman ve olaylar dizisi, diğer mitlerle olan birleşimindeki bir tür dönüşümü ortaya koyar. Mitolojik şuurla algılanan alem, reel ile ideal, obje ile subje, büyük ile küçük ya da bütün ile parça arasında hiçbir farkın mevcut olmadığını gösterir. İnsan ve tabiat arasındaki bağlantı, adeta canlı, yaşayan bir organizma halindedir. Canlı varlıklarla nesnel varlıkların çeşitli benzerliklerle ilişkilendirilmesi, kozmik elemanların kozmogonik eylemlerde ortaya çıkışı kültürlerin dinsel ve mitolojik düşüncelerinde gerçekleştirilen eylemlerdir. Etnografik malzeme, görsel plastik üslubun ve yapının aktarılmasında kültürel motiflerin ve kodların sistematik aktarımlarıyla açıklanmaktadır. Toplumların kültürel düzeyinin mitolojik temsiller sistemiyle inşa ediliyor oluşu, inanç ve imgeler örüntüsünün bir tür görsel mekanizmayla biçimlendirilmiş yapılandırmalarından başka bir şey değildir.
In the production of art, human being tried to base the world on the basis of comparing or reflecting the world with its similarities or contradictions, whether modern or primitive. The ability to organize myths through oppositions is not only about the existence of a visual object in all of the cultural events and the imagination of its creator, but it is also seen as an attempt to create a model between nature and culture. The situation in action and production characterizes the products of the subject who establishes identity with nature. The constituent subject follows the transition from the realm of consciousness to the state of consciousness through the relationship of the form with its existence. Identifying oneself with animals is a result of being a part of nature and hence being an element of society freeing the object from its relativity. The dialectical thought structure may show similarities in the transmission of the message. Meaning is not a sequence of time and events, but a kind of transformation in its combination with other myths. The realm perceived by mythological consciousness indicates that the ideal with the real, the object and the subject, no difference between the big and the small or the whole and the part. The connection between man and nature is almost a living, living organism. The relationship between living beings and objective beings with various similarities, the emergence of cosmic elements in cosmogonic actions are the actions carried out in the religious and mythological thoughts of cultures. Ethnographic material is explained by systematic transfers of cultural motifs and codes in the transmission of visual plastic style and structure. The fact that the cultural level of societies is being constructed with the system of mythological representations is nothing other than the configurations of the pattern of beliefs and images that are shaped by a visual mechanism.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.