Bu çalışma, Cemâleddin Mehmed Aksarâyî’nin Hâşiye alâ Şerḥi Mecmaʿi’l-Baḥrayn adlı eserine odaklanmakta ve onun Osmanlı’daki erken dönem fıkıh tartışmalarına katkılarını incelemektedir. Osmanlı ilim ve hukuk geleneğinde fıkhî metinler üzerine yazılan şerh ve hâşiyeler, yalnızca klasik bilgilerin aktarımıyla sınırlı kalmayıp, eleştirel düşüncenin ve mezhep içi yorum farklılıklarının gelişimine de zemin hazırlamıştır. Aksarâyî; kelam, mantık, tıp ve edebiyat gibi çeşitli alanlarda eser vermiş, Hanefî ve Şâfiî çevrelerle temasta bulunmuş çok yönlü bir fakih olarak dikkat çeker. İncelenen hâşiye, Hanefî mezhebine yönelik çeşitli usûlî ve fıkhî değerlendirmeler içermektedir. Metinde yer alan meseleler, örnek olarak besmele’nin Fâtiha’ya dahil olup olmaması, örf ve hissî algıların delil olarak kullanımı, namazların birleştirilmesi ve zekâtla ilgili bazı yorumlar gibi tartışma alanları etrafında şekillenmektedir. Bu çerçevede Aksarâyî’nin, nasslara dayalı yorum, bağlam ve maksat vurgusu gibi metodolojik unsurları öne çıkaran bir yaklaşım benimsediği görülmektedir. Sonuç olarak, Cemâleddin Aksarâyî, yalnızca gelenek aktaran bir müderris değil, aynı zamanda eleştirel düşünebilen, metodolojik sorgulama yapabilen ve çok yönlü bir fıkıh anlayışı geliştirebilen bir âlim olarak değerlendirilmektedir. Hâşiye alâ Şerḥi Mecmaʿi’l-Baḥrayn, mezhepler arası ilmî etkileşim açısından dikkate değer bir örnek teşkil etmektedir.
This study focuses on Cemaleddin Mehmed Aksarayi’s Ḥāshiya ʿalā Sharḥ Majmaʿ al-Baḥrayn and examines his contribution to early Ottoman legal discourse. In the Ottoman tradition of Islamic scholarship and jurisprudence, commentaries (sharḥ) and marginal notes (ḥāshiyas) written on fiqh texts were not limited to the transmission of classical knowledge but also played a key role in the development of critical thinking and intra-madhhab interpretation. Aksarayi, a versatile scholar who produced works in fields such as theology, logic, medicine, and literature, engaged with both Ḥanafī and Shāfiʿī scholarly circles. The ḥāshiya contains various methodological and jurisprudential evaluations related to the Ḥanafī school. The topics discussed revolve around issues such as whether the basmala is part of al-Fātiḥa, the use of custom and sensory perception as legal evidence, the combining of prayers, and certain interpretations related to zakāt. Through these examples, Aksarayi demonstrates an approach grounded in textual evidence, contextual analysis, and purpose-based reasoning. In conclusion, Aksarayi is presented not merely as a transmitter of traditional knowledge, but as a jurist capable of critical thought and methodological inquiry. His work, Ḥāshiya ʿalā Sharḥ Majmaʿ al-Baḥrayn, stands as a notable example of scholarly interaction and critique within and between madhhabs.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.