Dinlerin; hakikat iddiaları, pratik ritüelleri ve değerleri bakımından gerçek farklılıklara sahip olduğunu ve söz konusu farklılıkların yüzeyselliklerle sınırlı bulunmadığını müşahede etmekteyiz. Dinî çeşitlilik/çoğulculuk din felsefesinin ana konularından biridir. Dinî çoğulculuğa göre, büyük dinî geleneklerdeki başlıca tapınma objeleri arasındaki derin farklılıklar, büyük ölçüde, tek bir aşkın gerçekliğin insan yaşamında tecrübe edilme ve kavranma biçimlerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Günümüzde yapılan dinî çoğulculuk tartışmaları daha çok, John Hick’in düşünceleri etrafında dönmektedir. Richard Swinburne, eski bir iddia olan ancak yakın zamanda Hick tarafından yeniden canlandırılan, büyük dinler tarafından övülen yaşam biçimlerinin eşit ahlaki değere sahip olduğu ve bu dinlerin inançlarının en iyi şekilde aynı ebedi hakikatin farklı mitlerin yardımıyla ifade edilmesi olarak anlaşıldığı iddiası üzerine odaklanmaktadır. Swinburne’ün dini soruşturmaya ve dolayısıyla dinî çeşitliliğe yaklaşımı, bir dinî inancın ideal olarak yeterli araştırma ve nesnel olarak doğru tümevarım kriterlerinin sonucu olması gerektiği görüşünden doğmakta, o, böyle bir inanca “rasyonel” bir inanç demektedir. Swinburne, Hıristiyan vahyinin muhtemelen doğru olduğuna, herhangi bir dinin doğru olduğunu göstermenin yolunun pozitif argümanlarla gerçekleştiğine ve Hristiyanlığın pozitif bir argüman verdiğine inandığını ifade etmekte ve dolayısıyla diğer rakip dinleri ayrıntılı olarak inceleme ihtiyacı hissetmediğini belirtmektedir. O, hak bir dinin neye benzediğine dair a priori beklentileri olduğunu ve bunların yalnızca Hıristiyanlık tarafından karşılandığını düşünmektedir. Ona göre, tüm dinler kurtuluşu teşvik eder ancak onun belirli bir dine (yani Hıristiyanlığa) olan inancı başka herhangi bir dini genel olarak dışlayarak savunduğunu, genelde “aynı ebedi Hakikat”a vurgu yapmakla birlikte, özelde Hristiyanlığı öne çıkardığını, “Nihâi Hakikat” ile olan temasın Hristiyanlıkta daha yakından, daha rasyonel ve daha kapsamlı bulduğunu söylemek mümkündür. Günümüz din felsefesinin Plantinga ile birlikte en önemli temsilcisi sayılan, rasyonel teizmin ve delilci teizmin savunucularından Richard Swinburne’ün düşüncesinde dinî çeşitlik / dinî çoğulculuk anlayışın ele alındığı bu makalede, Swinburne’ün probleme yaklaşımı, dinî çoğulculuk anlayışının ana unsurları ve dayandığı epistemolojik ilkeler tespit edilip değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Religions have real differences in truth claims, practical rituals and values, and these differences are not limited to superficialities. According to religious pluralism, the profound differences between the main objects of worship in the major religious traditions are largely due to the different ways in which a single transcendent reality is experienced and apprehended in human life. Richard Swinburne focuses on the old claim, recently revived by Hick, that the ways of life praised by the great religions are of equal moral value and that their beliefs are best understood as expressions of the same eternal truth through different myths. Swinburne's approach to religious inquiry, and hence to religious diversity, arises from his view that a religious belief should ideally be the result of adequate inquiry and objectively correct inductive criteria. Swinburne states that he believes that Christian revelation is probably true, that the way to show that any religion is true is by positive argument, and that Christianity gives a positive argument. He thinks that there are a priori expectations of what a true religion looks like, and that only Christianity fulfills them. According to him, all religions promote salvation, but it can be said that he defends Christianity to the general exclusion of any other religion, that while he emphasizes “the same eternal Truth” in general, he emphasizes Christianity in particular, and that he finds the contact with “Ultimate Truth” closer, more rational and more comprehensive in Christianity. In this article, in which the understanding of religious diversity/religious pluralism in the thought of Richard Swinburne, perhaps the most important representative of contemporary philosophy of religion, is discussed, Swinburne's approach to the problem, the main elements of his understanding of religious pluralism and the epistemological principles on which it is based are identified and evaluated.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.