İnanç mı Yoksa Delüzyon mu? Psikopatolojide Dini Delüzyonlar ve Din İlişkisi

Author:

Number of pages:
597-619
Language:
Türkçe
Year-Number:
2024-Volume 19 Issue 4

Din ve psikopatoloji ilişkisi, her zaman önemli bir konu olmuştur. Bu durum delüzyonlar söz konusu olduğunda daha da önemli bir hal almaktadır. Nitekim inanç ve kültür, delüzyonel hastalıkların etyolojisinden prevelansına ve prognozuna dek pek çok alanda etkili sayılmaktadır. Bu makale, psikopatoloji ve din ilişişi bağlamında, delüzyonların özel bir türü olan dini delüzyonların psikopatolojisini incelemeyi amaçlamaktadır. Literatür taraması modeli kullanılan araştırma kapsamında İngilizce literatürde 1950 ile 2024 yılları arasında yayınlanmış olan çalışmalardan “religious delusion” etiketiyle tarama yapılmıtır. Aynı şekilde Türkçe literatür de taranmış “dini delüzyon, dini sanrı, dinsel sanrı, dini hezeyan” gibi kelimeleri barındıran çalışmalar incelenmiştir. Çalışmada temel olarak dini delüzyonların etyolojisi, farklı kültürlerde ve Türkiye’deki prevelansı araştırılmış, dini inanç ve kültürün dini delüzyonla ilişkisi irdelenmiştir. Araştırma sonuçları, günümüzde özellikle yabancı literatürde zamanla daha fazla araştırmacının klinisyenler için önemi nedeniyle, dini delüzyonların dinle ilişkisini ve kültürel değişkenliğini anlamaya çalıştığını göstermektedir. Ancak Türkçe alanyazında dini delüzyonlarla ilgili neredeyse yok denecek kadar az sayıda çalışma olduğu görülmüştür. Alanyazında giderek artan bu bilgi birikimi, psikiyatrik tanı, değerlendirme ve tedavide dinin potansiyel olarak yapıcı ve yıkıcı rollerine daha fazla dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Yine dini delüzyonların sağlık inanç modellerini etkileyebileceği, bununla birlikte dini içerikli delüzyonların kötü bir prognozla ilişkisi olduğunu ifade eden çalışmalar yanında olumlu dini başaçıkmanın iyi sonuçlar verdiğini raporlayan çalışmalara da rastlanmaktadır. Dini delüzyonlarda genetik ve beyin ile ilgili faktörler yanında din ve kültürün de etkisi olduğu literatürden anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda mental sorunlara yaklaşımda, insanların içinde bulundukları kültür ve sahip oldukları inancı göz önünde bulundurmak ve tedaviye dâhil etmenin etkili olacağı anlaşılmaktadır. Ancak dini delüzyonlarla ilgili nicel ve nitel daha fazla araştırma yapılması ihtiyacı da anlaşılmaktadır. Sonuç olarak geleceğin klinisyenlerine, hastalarının dini ve kültürel altyapılarını keşfetmeleri için ne kadar şey öğretildiğinin psikolojinin geleceğini etkileyebileceği söylenebilir.

Keywords


The relationship between religion and psychopathology has always been an important issue. This becomes even more important when it comes to delusions. Indeed, faith and culture are thought to be influential in many areas, from the etiology to the prevalence and prognosis of delusional disorders. The purpose of this article is to examine the psychopathology of religious delusions, a specific type of delusion, in the context of the relationship between psychopathology and religion. Within the scope of the research using the literature review model, the studies published in the English literature between 1950 and 2024 with the label "religious delusion" were searched. Similarly, the Turkish literature was also searched and studies containing words such as "religious delusion, religious delusion, religious delusion, religious delusion, religious delusion" were examined. The results of the study show that more and more researchers, especially in the english literature, are trying to understand the relationship of religious delusions with religion and their cultural variability due to their importance for clinicians. However, it has been observed that there are almost no studies on religious delusions in the Turkish literature. This growing body of knowledge underscores the need to pay more attention to the potentially constructive and destructive roles of religion in psychiatric diagnosis, assessment, and treatment. From the literature, it is understood that religion and culture have an impact on religious delusions in addition to genetic and brain-related factors. In this direction, it is understood that in approaching mental problems, it would be effective to take into account the culture and beliefs that people have and include them in the treatment. However, the need for more quantitative and qualitative research on religious delusions is also understood. In conclusion, how much future clinicians are taught to explore the religious and cultural backgrounds of their patients may affect the future of psychology.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 96
Number of downloads 74

Share

Turkish Studies-Comparative Religious Studies
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.