İnsan yaşamını anlamlı kılan ve hayatı bir bütün olarak algılamayı sağlayan yegâne kavram olan ölümü her toplum kendi algı düzeyi çerçevesinde anlayıp adlandırmıştır. Ölüme karşı gösterilen tutum toplumdan topluma farklılık arz ettiği gibi bir ulusun farklı kültür dairesi içine girmesiyle de değişiklik gösterebilir. Türkler tarihî süreçte oldukça geniş bir alana yayılmış farklı dil, din, ırk, sosyal çevre ve coğrafyaların tesirinde kalmış; onları etkilemiş ve onlardan etkilenmişlerdir. Bu bağlamda Türk kültürü bir bütün olarak ele alındığında tekdüze bir inanış, yaşayış ve kavrayış düzeyinden bahsetmek mümkün değildir. Çalışmada, Sibirya’da yaşayan Hakas Türkleriyle Anadolu’da Ardahan’daki Türklerin geçiş dönemlerinden biri olan “ölüm” ile ilgili ortak kabulleri, inanışları ve ritüelleri ele alınıp incelenecektir. İki farklı coğrafyada varlığını sürdüren iki Türk topluluğunun dil içi farklılıkların yanı sıra aralarındaki uzaklığa ve yaşanılan farklı dini, kültürel iklime bakılmaksızın nesilden nesle aktardığı kültürel ögeler, alışkanlıklar ve inanışlar hususunda millî bilinç ile benzer bilinçaltı kalıntıları sürdürdüğü hususu ölümle ilgili inanışlar çerçevesinde ele alınacaktır. Toplumsal ritüeller; uzun yıllar uygulanmış olan, geçmiş inançları, inanışları değişen/dönüşen/gelişen yaşam biçimini ve tüm bu süreçleri yaşayan toplumların değişime verdiği tepkiyi katıksız bir biçimde ortaya koyan soyut ya da somut kültürel ürünlerdir. İki Türk toplumunun değişen yaşam seyrine rağmen uygulanagelmiş olan ortak ritüeller, ölüm kavramı özelinde değerlendirilecektir.
Every society has understood and named death, which is the only concept that makes human life meaningful and enables perception of life as a whole, within the framework of its own level of perception. The attitude towards death varies from one society to another. This situation may also change when a nation enters a different cultural circle. Turks have been influenced by different languages, religions, races, social environments and geographies spread over a wide area in the historical process; they have influenced and been influenced by them. When Turkish culture is considered as a whole, it is not possible to talk about a uniform level of belief, life and understanding. In this study, the common assumptions, beliefs and rituals of the Khakas Turks living in Siberia and the Turks in Ardahan in Anatolia regarding “death”, one of the transitional periods, will be discussed and analyzed. The cultural elements, habits and beliefs that the two Turkish communities, which continue their existence in two different geographies, transmitted from generation to generation despite the linguistic differences as well as the distance between them and the different religious and cultural climate, will be discussed within the framework of beliefs about death. Social rituals are abstract or tangible cultural products that have been practised for many years, which reveal past beliefs, beliefs, changing/transforming/developing life style and the reaction of societies experiencing all these processes to change in an unadulterated way. The common rituals that have been practised despite the changing life course of the two Turkish societies will be evaluated with a special focus on the concept of death
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.