Bu çalışma, Kazak yazar Beyimbet Maylin’in Belirsiz Kader (Bayansız Bak) adlı hikâyesinde Sovyet repressiya döneminin birey ve toplum üzerindeki etkilerini incelemektedir. Araştırma, görevinden alınan hâkim Nurlıbay’ın savunma dilekçesi yazma girişimi üzerinden ideolojik baskı, bürokratik tahakküm, suçluluk, korku ve yabancılaşma temalarını çözümler. Nurlıbay’ın zihnindeki giderek artan endişe, Alaş geçmişinin gölgesi ve sürekli gözetim duygusuyla birleşir. Masa, ayna ve gizemli paket gibi nesneler bu baskının metaforları olarak işlev görür. Masa, rejimle kurulan yapay uyumu; ayna, kimlikteki bölünmeyi; paket ise kapıya dayanan tehdidi somutlaştırır. Maylin, ideolojik sınırlar içinde yazsa da ironiyi, psikolojik ayrıntıyı ve sembolik dili kullanarak totaliter düzenin insan ruhunda yarattığı tahribata dikkat çekmeyi amaçlar. Çalışma, nitel metin çözümlemesine dayanır ve hikâyeyi erken Sovyet Kazakistan’ının tarihsel-ideolojik bağlamı içinde konumlandırır. Bulgular, Belirsiz Kader’in yalnızca bir vicdan muhasebesi olmadığını; ideolojik tahakküme karşı sessiz, örtük bir direniş pratiği sunduğunu göstermektedir. Nurlıbay’ın dilekçeyi yazamaması, adalet dilinin ideolojik beyana dönüşmesini sembolize eder. Aile içi gerginlik ve çocuğun isimsizliği ise baskının gündelik hayata sızışını ortaya koyar. Sonuç olarak hikâye, moral bütünlük ile zoraki uyum arasındaki çatışmayı derinleştirir; baskı altındaki bireyin kırılganlığını, sessizliğin estetik bir ifadeye dönüşümünü ve repressiya öncesi atmosferinin sezgisel çıkarımını sunar. Eser, bu yönleriyle hem tarihsel tanıklık hem de estetik uyarı olarak çağdaş okur için anlamlıdır ve eleştirel bir pusuladır.
This study examines the reflections of the Soviet repressiya period on individuals and society in Beyimbet Maylin’s short story Uncertain Fate (Bayansız Baq). The research interprets ideological pressure, bureaucratic domination, guilt, fear, and alienation through the protagonist Nurlıbay, a dismissed judge struggling to write a defense petition. His growing anxiety—shaped by his Alaş past and constant surveillance—reveals the psychological fragmentation of the Kazakh intellectual. Objects such as the desk, mirror, and mysterious package function as symbolic devices: the desk mirrors artificial harmony with authority, the mirror reflects identity rupture, and the package embodies the impending threat of punishment. Although Maylin wrote within strict ideological boundaries, he employs irony, subtle symbolism, and psychological realism to expose the moral and emotional destruction caused by totalitarian control. Using qualitative textual analysis, the story is contextualized within early Soviet Kazakhstan’s historical and ideological framework. Findings indicate that Uncertain Fate is not merely a narrative of personal conscience but a coded form of resistance to ideological domination. Nurlıbay’s inability to write symbolizes the transformation of justice into ideological discourse, while domestic tension and the nameless child reveal how fear penetrates private life. Ultimately, the story stands as both historical testimony and an artistic warning about human fragility under totalitarian regimes.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.