Bu makalede, et-Tâhir b. Cellûn'un, "O Muhteşem Karanlık" ve Târık Bâş'ın "407 Numaralı Mahkûm" romanları birbirileriyle karşılaştırılarak hapishane edebiyatının analizi üzerinde durulmaktadır. Her iki roman da bireylerin siyasi baskı ve hapishane deneyimleriyle yüzleşmelerini ele alınarak, farklı anlatım yöntemleriyle sunulmaktadır. Bu da hapishane yaşamına dair çeşitli perspektifler sağlamaktadır. Anlatım yöntemlerini, karakterlerin kurgusunu, hapishane yaşamının tanımlanmasını ve yazarların sunduğu sosyal ve politik mesajları incelemek için karşılaştırmalı analitik yöntem kullanılmıştır. Çalışma, iki roman arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerinde durarak, yazarların her birinin kültürel ve politik arka planının edebî deneyimlerini nasıl oluşturduğunu detaylı bir şekilde ele almıştır. Bu araştırma, Arap dünyasında edebiyat ile siyaset arasındaki kesişimi ortaya koyan tarihsel ve etik belgeler olarak hapishane anlatılarının rolünü de vurgulamaktadır. Kişisel acıyı kolektif bir durum olarak yorumlayan her iki yazar da, esaretin bireysel deneyimlerini adalet, insan hakları ve insan vicdanının direnci üzerine evrensel yansımalar hâline dönüştürmektedir. Bu araştırmanın önemi, edebiyatın, mahkûmların yaşadığı acıları ifade etme ve siyasi baskıyı ortaya koyma gücünü nasıl kullanabileceğini göstermesindedir. Bu bağlamda, hapishane edebiyatının özgürlük ve insan onurunu savunmadaki rolünü daha iyi anlamamıza katkı sağlamaktadır. Araştırma sonuçları, et-Tâhir b. Cellûn ruhsal acıları tanımlamak için psikolojik anlatım ve sembolizme ağırlık verdiğini, Târık Bâş’ın da fiziksel acıları ve kesintisiz mücadeleyi vurgulayan gerçekçi bir anlatım tarzını tercih ettiğini göstermektedir.
This study focuses on the analysis of prison literature through a comparative examination of That Magnificent Darkness by Tahar Ben Jelloun and The Prisoner No. 407 by Tariq Bash. Both novels depict the experiences of individuals facing political oppression and imprisonment, each employing a distinct narrative style that offers a diverse perspective on life within prisons. The comparative analytical method was employed to examine narrative techniques, character development, the depiction of prison life, and the social and political messages conveyed by the authors. The study highlights the similarities and differences between the two novels while emphasizing how the cultural and political background of each author shapes their literary experience. This research also underlines the role of prison narratives as historical and ethical documents that reveal the intersection between literature and politics in the Arab world. By interpreting personal suffering as a collective condition, both authors transform individual experiences of captivity into universal reflections on justice, human rights, and the resilience of the human conscience. The significance of this research lies in demonstrating how literature can articulate the suffering of prisoners and expose political oppression, thereby enhancing our understanding of the role of prison literature in defending freedom and human dignity. The findings indicate that Tahar Ben Jelloun relies on psychological narrative and symbolism to depict the suffering of the soul, whereas Tariq Bash focuses on a realistic narrative that emphasizes physical suffering and continuous struggle.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.