Klasik Türk edebiyatının ilk kadın şairleri Anadolu sahası dışındaki edebiyatın temsilcileridir. Tespit edilebildiği kadarıyla bilinen ilk Türk kadın şairlerinden biri 12. yüzyılda Azerbaycan sahasında yetişen ve Müslüman Doğu’nun ilk büyük kadın şairi kabul edilen Mehsetî-i Gencevî’dir. Diğeri ise Dehli Sultanlığı melikesi, Şîrîn mahlasıyla şiirler kaleme alan Radıyye Begüm’dür (ö. 1240). Ancak her iki şairin de Türkçe şiirleri bugüne ulaşmamıştır. Ancak bu iki şair Osmanlı edebiyatı sahasında kaleme alınan şuara tezkirelerinde yer almaz. Osmanlı dönemi şair tezkirelerinin ve diğer biyografik kaynakların verdiği bilgilere göre Anadolu sahasında yetişen kadın şairlerin ilki 15. yüzyılda yaşayan Zeyneb Hâtûn’dur (ö. 1474-75). Ancak birkaç parça Türkçe şiiri elimizde olan şairin kaynaklarda sözü edilen divanı kaybolmuştur. Aynı sahada yetişen ve şiirlerini topladığı Türkçe Dîvân’ı bugüne ulaşan şair ise Mihrî Hâtûn’dur (ö. 1514-15). Sadece 16. yüzyılın ilk yarısında kaleme alındığı tahmin edilen Garîbî Tezkiresi’nde sözü edilen ve diğer tezkirelerde yer verilmeyen Âfitâbî (ö. ?) mahlaslı Şerîfe isimli kadın şairin ise hangi dönemde yetiştiği belli değildir. 15. yüzyıldan sonra sayısı çok olmasa da Anadolu sahasında yetişmiş kadın şairler tezkirelerde ve diğer biyografik kaynaklarda yer almışlardır. Nitekim 20. yüzyıl başlarına kadar geçen zaman diliminde, klasik Türk şiiri özelliklerine uygun olarak şiir yazdığı tespit edilen kadın şair sayısının son çalışmada 90’a ulaştığı belirtilmiştir. Bu makalede Sehî Tezkiresi ile Fatîn Tezkiresi arasındaki dönemde kaleme alınan Osmanlı sahası şair tezkirelerinde sözü edilen “Zeyneb Hâtûn, Mihrî Hâtûn, Âfitâbî, Hubbî Âʾişe Hâtûn (ö. 1589-90), Sıdkî Kadın (ö. 1703-04), Ânî Kadın (ö. 1710), Fâ’ize Mollâ Kadın (ö. 1763), Fıtnat Hanım (ö. 1780), Nesîbe Safvet Hanım (ö. 1837-38), Ferîde Hanım (ö. 1903-04)” olmak üzere 10 kadın şair, tezkire yazarlarının onları hangi özellikleri üzerinde durarak nasıl anlattıkları bağlamında incelenecektir. Tezkirelerde Zeyneb Hâtûn’a ve özellikle Mihrî Hâtûn’a fazlaca yer verilmesi nedeniyle makalede yer alan mevcut değerlendirmelerin büyük kısmının bu iki şair üzerinde yoğunlaştığını, dolayısıyla örneklerin de ağırlıklı olarak bu şairlere ilişkin olanlardan seçildiğini belirtmek gerekir. Tezkirecilerin kadın şairler hakkında yaptıkları değerlendirmeleri merkezine alan bu makalede, tezkire yazarlarınınkullandıkları dilin toplumsal cinsiyet bağlamındaki özellikleri, bu dilin erkek egemen söylem özellikleri taşıyıp taşımadığı ve bunun dil içindeki açık ya da kapalı örneklerinin neler olduğu gösterilmeye çalışılacaktır.
The first female poets of classical Turkish literature are representatives of literature outside the Anatolian field. As far as can be determined, one of the first known Turkish female poets is Mehsetî-i Gencevî (b.1113-d.?), who grew up in Azerbaijan in the 12th century and is considered the first great female poet of the Muslim East. The other one is Radıyye Begüm (d. 1240), the queen of Dehli Sultanate, who wrote poems under the pseudonym Şîrîn. However, the Turkish poems of both poets have not survived to this day. These two poets are not included in the biographies written in the field of classical Turkish literature. According to the information provided by poet tezkires and other biographical sources of the Ottoman period, the first female poet who grew up in Anatolia was Zeyneb Hâtûn (d. 1474-75), who lived in the 15th century. However, the divan of the poet, of which we have a few pieces of Turkish poetry, mentioned in the sources, has been lost. The poet who grew up in the same field and whose Turkish Dîvân is available is Mihrî Hâtûn (d. 1514-15). It is not clear in which period the female poet named Şerîfe, with the pseudonym of Âfitâbî (d. ?), who is mentioned in the Garîbî Tezkire, which is estimated to have been written only in the first half of the 16th century, and is not included in other tezkires, was brought up. After the 15th century, although not many in number, female poets trained in Anatolia were included in tezkires and other biographical sources. As a matter of fact, it was stated that in the period until the beginning of the 20th century, the number of female poets who were found to have written poetry in accordance with the characteristics of classical Turkish poetry reached 90 in the last study. In this article, the poets mentioned in the poet tezkires of the Ottoman field written in the period between the Sehî Tezkire and the Fatîn Tezkire “Zeyneb Hâtûn, Mihrî Hâtûn, Âfitâbî (d. ?), Hubbî Âʾişe Hâtûn (d. 1589-90), Sıdkî Kadın (d. 1703-04), Ânî Kadın (d. 1710), Fâ'ize Mollâ Kadın (d. 1763), Fıtnat Hanım (d. 1780), Nesîbe Safvet Hanım (d. 1837-38), Feride Hanım (d. 1903-04)” 10 female poets, including, will be examined in the context of how the writers of the memoirs describe them, focusing on their characteristics. In the meantime, it will be tried to show the gender-related characteristics of the language used by the tezkires in their evaluations of women poets, whether this language has the characteristics of male-dominated discourse, and what the explicit or implicit examples of this are in the language. In this context, it should be noted that since Zeyneb Hâtûn and especially Mihrî Hâtûn are given a lot of space in the biographies, most of the existing evaluations focus on both of them, and therefore the examples are mainly chosen from those related to these poets.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.