Türkçe deyimlerde metaforik tasavvurlar

Author:

Number of pages:
953-965
Language:
Türkçe
Year-Number:
2024-Volume 19 Issue Ö1

Deyimler, kullanıcıların zengin hayal dünyasından (müşterek muhayyile) beslenen ve konuşma kültürü içinde söylene söylene son şeklini alan kalıplaşmış ifadelerdir. Deyimlerin en belirgin özelliği, toplumda umumiyet kazanmış bir metaforla ilişkilendirilmiş olmasıdır. Bu ilişkilendirme, mecazi bir anlam üretmese bile, bir sözün kalıplaşarak bir anlama odaklanmasında en önemli unsurdur. Bu bağlamda, mecazî anlamda kullanılan her söze deyim diyemeyiz. Bir sözün deyim olarak değerlendirilebilmesi için halka özgü anlatım biçimleriyle oluşması, bir metaforla (mecazlık, hatırlatıcı, anekdot, aforizma, tasavvur…) ile ilişkilendirilmesi ve bunun zamanla umumiyet kazanmış olması gerekir. “Deyimleşme” dilde semantik (anlamsal) bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sentaktik (söz dizimsel) bir olay değildir. Çünkü deyimleşme, iki şey arasında kurulan ilginin toplumda umumiyet kazanması sonucunda gerçekleşir. Bu ilişkinin bir tarafında anlatılmak istenen (durum, düşünce, hayal, istek, tasavvur…) bir tarafında da metafor (kendisine benzetilen) yer almaktadır. Bu bağlamda deyimleşme, muhakkak surette bir metafor üzerinde gerçekleşir. Yani, “deyim” sözcüğü bir terim olarak iki veya daha çok sözcükten oluşan yapıların ürettiği metaforik anlamı ifade etmektedir. Bu yapılar zamanla kalıplaşıp toplumsal hafızadan silinmiş veya kanıksanmış olsa bile, ürettiği anlam, ancak bir metaforla ilişkilendirildiğinde bir anlam kazanmakta yahut anlaşılır olabilmektedir. Bu nedenle, deyimleşmenin çok özel bir anlam olayı olduğunu kabul etmek ve bu kalıp sözlerin dilsel kimliğini, sadece ifade ettiği anlam ile sentaktik (söz dizimsel) özellikleri arasındaki ilişkide değil, anlatılmak istenen ile ilişkilendirilen olgu (metafor) arasında aramak durumundayız. Metafor ise bir sözle anlatılmak isteneni anıştıran, açık eden, örnekleyen tasavvurlar yahut gerçeklerdir. Bu nedenle metaforik anlatımlar, daima “hâl” (anlatılmak istenen) ile “tasavvur” (ilişkilendirilen) arasındaki benzerliğe yahut örneklemeye dayanan ifadelerdir. Bu metaforun belirgin ve yaygın olması, doğal olarak sözü anlaşılır ve etkili kılmaktadır. Örneğin “kör” kelimesi, fiziksel özelliğini ve ışığını kaybetmiş bir gözün işlevsiz hâline vurgu yapan bir sıfattır. Işığı sönmüş ve renklerini kaybetmiş bu organ, çok ve çeşitli tasavvurlara konu olmuştur. Böylece kelime üzerinde geniş bir anlam ailesi ve bu anlamları besleyen metaforlar üretilmiştir. Birçok betimlemede bu kelimeyle oluşturulmuş ifade kalıplarını kullanırız: kör kuyu, kör kandil, kör karanlık, kör kurşun, kör şeytan, kör talih, kör topal… Bu sözlerde bilindik bir metaforun aracılığı ile oluşmuş yüksek telmih gücü olduğunu görüyoruz. Bir sözün deyim özelliği kazanmasını “Çeşitli benzetmeler ve aktarmalar yolu ile kelimeye yeni bir anlam yüklenmesi” (Aksan, 1978, s. 123) olarak değerlendirenler de vardır. Buradaki benzetme ve aktarmaların mutlak surette bir metaforla ilişkilendirerek yapılabileceğini vurgulamak gerekir. Bu metaforun zamanla unutulması veya hâl-tasavvur arasındaki ilişkinin zayıflaması durumunda deyimler ya unutulmakta ya da köksüz bir ezber hâline gelmektedir.

Keywords


Idioms are stereotyped expressions that draw from the rich imagination of their users (collective imagination) and have taken their final form through repeated use in conversational culture. The most distinctive feature of idioms is their association with a metaphor that has gained general acceptance in society. Although this association may not always produce a figurative meaning, it is the crucial element in the crystallization of an expression into a focused meaning. In this context, not every word used in a figurative sense can be called an idiom. For an expression to be considered an idiom, it must be formed through expressions unique to the people, associated with a metaphor (figurative, reminiscent, anecdotal, aphorism, conception, etc.), and gain general acceptance over time. "Idiomization" appears as a semantic (meaning-based) phenomenon in the language. It is not a syntactic (syntax-based) event. This is because idiomization occurs as a result of the relationship established between two things gaining general acceptance in society. On one side of this relationship is what is meant to be conveyed (situation, thought, imagination, desire, conception, etc.), and on the other side is the metaphor (the thing it is likened to). In this context, idiomization undoubtedly occurs on a metaphor. Thus, the term "idiom" refers to the metaphorical meaning produced by structures composed of two or more words. Even if these structures become stereotyped and either fade from collective memory or are internalized over time, the meaning they produce can only be understood or gain significance when associated with a metaphor. Therefore, we must accept that idiomization is a very specific semantic phenomenon and seek the linguistic identity of these stereotyped expressions in the relationship between the meaning they convey and the associated phenomenon (metaphor), rather than in their syntactic (syntax-based) characteristics. A metaphor is an image or reality that suggests, reveals, or exemplifies what is meant to be conveyed by a word. Thus, metaphorical expressions are always based on the similarity or exemplification between the "situation" (what is meant to be conveyed) and the "conception" (what it is associated with). The clarity and prevalence of this metaphor naturally make the expression understandable and effective. For example, the word "blind" is an adjective that emphasizes the non-functional state of an eye that has lost its physical characteristics and light. This organ, which has lost its light and colors, has been the subject of many and various conceptions. Thus, a broad family of meanings and metaphors nourishing these meanings have been produced around the word. In many descriptions, we use expression patterns formed with this word: blind well, blind lantern, blind darkness, blind bullet, blind devil, blind fate, blind cripple... In these expressions, we see a high power of allusion created through a familiar metaphor. Some consider the idiomatic quality of a word as "assigning a new meaning to the word through various similes and transfers" (Aksan, 1978, p. 123). It should be emphasized that these similes and transfers must absolutely be made by associating them with a metaphor. When this metaphor is forgotten over time or the relationship between the situation and the conception weakens, idioms either fall into oblivion or become rootless memorized expressions.

Keywords

Article Statistics

Number of reads 33
Number of downloads 53

Share

Turkish Studies - Language and Literature
E-Mail Subscription

By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.