Münâcât kelime anlamı olarak duâ ve niyaz anlamlarında kullanılması ile birlikte edebiyatta bir tür olarak da kullanılır. Münâcâtlar dua ve niyaz bildiren şiirler olarak yazıldığı için duygulu ve rikkatli bir üslup dikkat çeker. Allah’a sığınma, her şeyi O’ndan isteme gibi merkeze yalnızca Allah’ı alarak yazılan bu eserler, İlahî kudretin sonsuzluğu karşısında kulun acziyetinin de bir göstergesidir. Klasik şiirde görülen hamdele, salvele bölümleri, Allah’a yalvarma, yakarış, acziyetini belirterek, af isteme, Allah’ın varlığı, birliği ve yüceliğinin anlatıldığı bu şiirler, Tanzimat’tan sonra bir sorgulama haline dönüşür. Klasik şiirin önemli türlerinden olan Münâcât, Tanzimat’tan sonra da bazı şairler tarafından yazılmaya devam eder. Bu türün yeni edebiyatta ilk örneğini Şinasi verir. Servet-i Fünun döneminde ise bu türde eser veren şair Cenab Şehabeddin’dir. Cenab Şehabeddin de yeni şiir anlayışına uygun olarak şiirinde bir varlık sorgulaması içerisindedir. Şinasi kadar açık açık “var mısın yok musun?” sorusunu sormasa da onun da tereddütleri, varlık ile yokluk arasında akıl ve mantığınca bir arayış içerisinde olması devrin diğer şairlerinde olduğu gibi bir yaratıcının olup olmadığı, ya da olsa da yaratıp bıraktığı artık yarattıkları ile ilgilenmediği gibi bir anlayış hâkimdir. Cenab Şehabeddin’in dört şiirden oluşan münâcâtları 1911 – 1915 tarihler arasında yazılmıştır. Genel olarak sorgulamaların yer aldığı bu şiirlerde ilk münâcât ile diğer münâcâtları arasında muhteva olarak da farklılıklar vardır. Cenab Şehabeddin’in münâcâtları hakkında yapılan çalışmalarda genellikle sadece ilk şiir üzerinde durulmuş, diğerleri üzerinde genel değerlendirmeler yapılarak muhteva incelemesi yapılmamıştır. Cenab Şehabeddin, ilk şiirinden sonra diğer üç münâcâtında açıktan açığa olmasa da bir sorgulama, Allah’ın varlığına bir şekilde akıl yoluyla delil arama, hâlâ ümit kesmemiş olmanın verdiği bir vicdan sızısı, terk edilmişlik duygusundan kurtulmak için çıkış arama, yarattıktan sonra yarattıklarını terk eden yaratıcıya karşı sorumluluklarını hatırlatma ve bu sorumluluklarını yerine getirmesini bekleme gibi bir anlayış söz konusudur. Bu çalışmada şairin dört şiir olarak farklı zamanlarda kaleme aldığı münâcâtları bir bütün olarak ele alınarak kavramsal bir incelemesi yapılmış, aradaki farklara ve şairin inanç konusundaki düşünceleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmanın Servet-i Fünun döneminde yaşanan inanç krizinin anlaşılmasına katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
The word Münâcât, in its literal sense, is used to express prayer and supplication, and in literature, it is also used as a genre. Münâcâts, being poems conveying prayers and supplications, are notable for their emotional and tender style. As these works are written solely focusing on Allah, seeking refuge in Him and asking everything from Him, they serve as an indication of the servant's weakness in the face of the infinite Divine power. In classical poetry, the sections of praise (hamdele) and salutation (salvele), supplication to Allah, pleading, expressing one's weakness, seeking forgiveness, describing the existence, unity, and greatness of Allah, turn into a questioning after the Tanzimat period. Münâcât, one of the important genres of classical poetry, continued to be written by some poets even after Tanzimat. The first example of this genre in the new literature was provided by Şinasi. During the Servet-i Fünun period, the poet who produced works in this genre was Cenab Şehabeddin. In accordance with the new understanding of poetry, Cenab Şehabeddin is also engaged in an inquiry into existence in his poetry. Although not as explicitly as Şinasi, questioning whether there is a God, or whether even if there is, He does not concern Himself with what He has created, is a prevalent sentiment, as with other poets of his time. Cenab Şehabeddin's Münâcâts, consisting of four poems, were written between 1911 and 1915. Generally, there are differences in content between the first Münâcât and the others, which mostly involve questioning. In studies conducted on Cenab Şehabeddin's Münâcâts, usually only the first poem has been focused on, and general evaluations have been made regarding the others without a detailed content analysis. After his first poem, Cenab Şehabeddin, although not explicitly, engages in questioning in his other three Münâcâts, searching for evidence of Allah's existence through reason in some way, a conscience pangs of not having lost hope yet, seeking a way out from the feeling of abandonment, reminding the Creator who left what He created after creating them of their responsibilities, and expecting Him to fulfill these responsibilities. In this study, Cenab Şehabeddin's Münâcâts, written at different times as four poems, are examined conceptually as a whole, and an attempt is made to reveal the differences and the poet's thoughts on faith. We believe that this study will contribute to understanding the crisis of faith experienced during the Servet-i Fünun period.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.